Dünya Bir Damla Âhiret İse Sonsuz Bir Deryadır

Dünya bir damla, âhiret ise sonsuz bir deryadır. Sonsuz bir derayada ebedi saadet için neler yapmalıyız? dikkat etememiz gereken hususlar nelerdir?

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

Gel berû ey derde dermân isteyen,
Câna bakmaz vasl-ı cânân isteyen…
Mülk-i bâkî isteyen kor fâniyi,
Küllüğe bakmaz gülistân isteyen…

Dünya bir damla, âhiret ise sonsuz bir deryadır. Deryayı isteyen, damlaya takılıp kalmaz. Ebedî saâdeti arzulayan, fânî sefâlet çarşılarında oyalanmaz. Ukbâyı isteyen, dünyanın câzibelerine gönlünü kaptırmaz. Yani müʼmin;

‒Fânî istikbal kaygılarıyla ebedî istikbâlini tehlikeye atmayacak.

‒Dünyevî tahsil uğruna uhrevî tahsilden, kendini ve evlâtlarını mahrum etmeyecek.

‒Fânî kazançları elde etmek için, ebedî hayatını riske atmayacak.

‒Dünyanın, âhireti kazanmak için kurulmuş bir pazar yeri hükmünde olduğunu hatırından çıkarmayacak.

Nitekim Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- buyuruyor:

“Dünya mü’minlerin pazarı, gece ve gündüz sermâyeleri, sâlih ameller ticaret malları, Cennet kazançları, Cehennem de zararlarıdır.”

İşte Hak dostu ârif kullar, bu pazar yerinde, Cenâb-ı Hakkʼın kendilerine lûtfettiği canlarını, mallarını ve bütün imkânlarını yine en cömert alıcı olan Allâhʼa takdîm ederek, en kârlı kazanca nâil olan bahtiyar kullardır.

Cenâb-ı Hak bu dünya pazarının en kârlı alışverişini, âyet-i kerîmelerde şöyle haber veriyor:

“Şüphesiz Allâh’ın Kitabʼını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, aslâ zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.” (Fâtır, 29)

“Ey îman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

Allâhʼa ve Rasûlʼüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan Cennetlere, Adn Cennetleriʼndeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.

Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allahʼtan yardım ve yakın bir fetih. Müʼminleri (bunlarla) müjdele.” (es-Saff, 10-13)

Dolayısıyla müʼmin, dünya hayatını dâimâ âhiret endişesi içinde yaşayacak… Esas hayatın âhiret olduğu şuuruyla, dünyevî kazançlara da kayıplara da haddinden fazla ne sevinecek ne de üzülecek.

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hendek Harbiʼnde olduğu gibi, sabırların zorlandığı zamanlarda:

“Allâhʼım! Esas hayat âhiret hayatıdır.”[4] buyurarak, müstesnâ bir sabır, tahammül, metânet ve mukâvemet sergiliyordu. Buna mukâbil Mekke Fethiʼnde olduğu gibi, zafer ve ferahlık zamanlarında da aynı şekilde:

“Allâhʼım! Esas hayat âhiret hayatıdır.” buyuruyordu ki; gönüller dünyaya meyletmesin, gaflet ve rehâvete dûçâr olmasın, gurur, kibir ve enâniyete kapılmasın.

Demek ki mü’min, dâimâ âhiret odaklı bir dünya hayatı yaşayacak. Bollukta şımarmayacak, darlıkta bunalmayacak. “Beyneʼl-havfi ve’r-recâ”, yani Allâhʼın gazabına dûçâr olma korkusu ve ilâhî rahmete nâil olma ümidi arasında, gönül dengesini muhafaza edecek…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2024 – Haziran, Sayı: 460

İslam ve İhsan

“O GÜN, NE MAL FAYDA VERİR NE DE EVLÂT…”

“O Gün, Ne Mal Fayda Verir Ne De Evlât…”

DÜNYA KONFORU MU, EBEDÎ SAÂDET Mİ?

Dünya Konforu mu, Ebedî Saâdet mi?

DÜNYA VE AHİRET MUTLULUĞUNUN YOLU

Dünya ve Ahiret Mutluluğunun Yolu

DÜNYA VE AHİRETİN HAYRI 5 HASLETTE

Dünya ve Ahiretin Hayrı 5 Haslette

DÜNYA VE AHİRET İLE İLGİLİ HADİSLER

Dünya ve Ahiret ile İlgili Hadisler

DÜNYA VE AHİRET HAYATININ ÖNEMİ NEDİR?

Dünya ve Ahiret Hayatının Önemi Nedir?

DÜNYA VE AHİRET KURTULUŞU İÇİN TEK YER

Dünya ve Ahiret Kurtuluşu İçin Tek Yer

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.