Dünya Fani Ahiret Baki
Kalbin sanatı, hayat dediğimiz fânî sermayeyi ebedi sermayeye dönüştürebilmektir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı. Hâl böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çevirmektedirler.” (Enbiyâ, 1)
Resûlullah buyurdular:
“Geçmiş ümmetlere nisbetle sizin dünyada kalışınız, ikindi namazı ile güneşin batımı arasındaki vakit kadardır.” (Buhârî, Mevâkît, 17; Tevhid, 31, 47)
Ölüm, bu kadar yakın ve herkes için muhakkak vâkî olacak bir hakîkat iken insanoğlunun, sanki bu dünyada ebedî kalacakmış gibi beyhûde meşgalelerle ömür sermâyesini tüketmesi ne acâyip bir hâldir?!. İnsanların bu gafletlerini Süfyân-ı Sevrî (k.s.) şöyle bir misâlle ifâde etmektedir:
“Eğer bir yere toplanmış bir kalabalığa tellâl:
“–Bugün akşama kadar yaşayacağım, diyen ayağa kalksın!” diye ilân etse, bir tek kişi ayağa kalkmaz. Şaşılacak şeydir ki, bu hakîkate rağmen, bütün halka:
“–Her kim ölüme hazırlık yapmış ise, ayağa kalksın!” diye ilân edilse, yine bir tek kişi yerinden kalkamaz!…”
İnsan, hiç düşünmez mi ki; ömrü boyunca sayısız kere ölümle yüz yüze gelmektedir. Yaşanan hastalıklar, beklenmeyen sürprizler, meydana gelen felâketler, hayatta her an mevcut olan, fakat insanın gaflet ve acziyeti sebebiyle çoğu kez habersiz olduğu nice hayatî tehlikeler, ölümle insan arasında ne ince bir perde bulunduğunu göstermiyor mu?
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İnsan Denilen Muamma, Erkam Yayınları
YORUMLAR