Dünya Hayatını Tarif Eden Hadîsi Şerîf

Allah Rasûlü'nün -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, dünya hayatını tarif eden hadîs-i şerîfi...

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, dünya hayatını tarif eden bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyurmuşlardır:

“Dünya benim neme gerek?.. Benim hâlim, dünyada bir ağaç altında oturup gölgelenen, sonra da yerini bırakıp giden binitli bir yolcuya benzemektedir.” (Tirmizî, Zühd, 44/2377; İbn-i Mâce, Zühd, 3)

Bir gün Hazret-i Ömer, Hazret-i Peygamber’in hâne-i saâdetine gelmişti. Odanın içine şöyle bir göz gezdirdi. Her taraf bomboştu. Evin içinde hurma yapraklarından örülmüş bir hasır vardı.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, onun üzerine yaslanmıştı. Kuru hasır, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek teninde izler bırakmıştı.

Bir köşede bir ölçek kadar arpa unu vardı. Onun yanında da çivide asılı eski bir su kırbası duruyordu. Hepsi bu kadar işte!..

Arap Yarımadası’nın Haz­ret-i Peygamber’e boyun eğdiği bir günde, O’nun dünyaya ait mal varlığı bunlardan ibaretti.

Hazret-i Ömer bunları görünce, içini çekti. Kendini tutamadı, gözleri dolu dolu oldu. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“–Niçin ağlıyorsun yâ Ömer?” diye sordu.

O da;

“–Niçin ağlamayayım yâ Rasûlâllah! Kayser ve Kisrâ dünya nimetleri içinde yüzüyor! Allâh’ın Rasûlü ise kuru bir hasır üzerinde yaşıyor!..” dedi.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“–Dünyanın onların, âhiretin de senin olmasına râzı değil misin?” buyurarak Hazret-i Ömer’in gönlünü aldı. (Müslim, Talâk, 31; Buhârî, Nikâh, 83)

Enes -radıyallâhu anh- anlatıyor:

“Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; bazen arpa ekmeği ile katık olarak -neredeyse bayatlamak üzere olan- kuyruk veya içyağı yemeye davet edilirdi ve O ulvî insan, yapılan bu davete icâbet buyururdu.” (İbn-i Sa‘d, I, 407; Heysemî, IX, 20. Ayrıca bkz. Buhârî, Büyû, 14)

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zühdü ne güzel tarif etmişlerdir:

“Dünyada zâhidlik, ne helâli haram etmek ne de malı mülkü terk etmekledir.

Dünyada zâhidlik, ancak;

  • Elinde bulunan şeylere, Allah katında bulunan imkân ve nimetlerden daha fazla ümit besler olmamandır. (Allâh’a tam tevekkül etmendir.)
  • Veya başına gelen bir belâ ve sıkıntıdan dolayı elde edeceğin sevap, senin yanında o belâ ve sıkıntıdan dolayı kaybettiğin maldan üstün ve hayırlı olmalıdır.

İşte gerçek zâhidlik ve dünya sevgisi bu olmalıdır.” (Tirmizî, Zühd, 29/2340)

Âişe -radıyallâhu anhâ- Vâlidemiz şöyle naklediyor:

“Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ömrü boyunca iki gün üst üste arpa ekmeği ile doymadan âhirete intikâl etti…” (Buhârî, Eymân, 22; İbn-i Mâce, Et‘ıme, 48)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Temmuz, Sayı: 233

İslam ve İhsan

HZ. MEVLANA’DAN (RA.) DÜNYA HAYATI İÇİN TAVSİYELER

Hz. Mevlana’dan (ra.) Dünya Hayatı İçin Tavsiyeler

DÜNYA HAYATI HER ZAMAN DÜZ BİR ÇİZGİ GİBİ İSTİKRÂR ÜZERE DEVAM ETMEZ

Dünya Hayatı Her Zaman Düz Bir Çizgi Gibi İstikrâr Üzere Devam Etmez

DÜNYA HAYATININ TEKRARI YOK

Dünya Hayatının Tekrarı Yok

DÜNYA HAYATI İLE İLGİLİ AYETLER

Dünya Hayatı ile İlgili Ayetler

DÜNYA HAYATININ DEĞERSİZLİĞİ İLE İLGİLİ AYETLER

Dünya Hayatının Değersizliği ile İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.