Dünyada İlk Mekke Panoraması Albümü

Fotoğraf sanatçısı Orhan Durgut, Mekke'nin son on yıllık değişimini kayıt altına alan dünyanın ilk ve tek panoramik fotoğraf albümünü hazırladı.

Mekke'nin 2006-2016 yılları arasındaki havadan ve karadan fotoğraflarının yer aldığı "Panorama Mekke-i Mükerreme" albümünü hazırlayan fotoğraf sanatçısı Orhan Durgut, yaptığı açıklamalarda bugüne kadar 40'a yakın ülkede İstanbul, Mescid-i Aksa konulu fotoğraf sergisi açtığını, 11 yıl önce de Mekke'nin fotoğraflarını çekmek üzere Suudi Arabistan'a yerleştiğini dile getirdi.

İKİNCİ ABDÜLHAMİD'İN FOTOĞRAF ARŞİVİ

Durgut, 1880'lerde fotoğraf makinesi icat edilince Sultan II. Abdülhamid'in, İstanbul'daki fotoğraf sanatçılarını İslam coğrafyasına gönderdiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

"İslam coğrafyasına giden fotoğrafçılar yıllarca İslam coğrafyasını fotoğraflamış ve bu fotoğraflar 'Abdulhamid Han Fotoğraf Arşivi' olarak bir araya toplanmış. Abdülhamid Han hiçbir fotoğrafı kendisi çekmemiş fakat çok önemli bir çalışmaya imzasını atmış. Bugün hala her yerde o fotoğraflar kullanılıyor. Ben de bu çalışmadan ilham alarak Mekke'de fotoğraflar çekmeye başladım."

Sultan II. Abdühamid'den sonraki dönemlerde Mekke'nin yeterince fotoğrafının çekilmediğini aktaran Durgut, son yıllarda çekilenlerin de Mekke için bir arşiv niteliği oluşturmadığını savundu.

FOTOĞRAFLARDA DETAYLI BİLGİLER DE YER ALIYOR

Albümü Arapça, Türkçe ve İngilizce olarak hazırladığını ifade eden Durgut, şu bilgileri verdi:

"Albümün ilk sayfalarına insanların Mekke'nin bugünlere nereden geldiğini görmesi için 1790 ve 1890 yıllarına ait iki adet fotoğraf koydum. Kendi çektiğim fotoğraflarda önemli mekanları numaralandırdım ve bu numaraların bilgileri de İngilizce, Arapça ve Türkçe olarak albümde yer alıyor. Yani albüm sadece bir fotoğraf albümü değil, aynı zamanda detaylı bilgiler yer alacak.'

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.