Dünyada Milyonlarca İnsan Zorla Yerinden Edildi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) “2017 Küresel Eğilimler” raporunda geçen yıl savaş, şiddet ve zulüm nedeniyle zorla yerinden edilen kişilerin sayısının 68,5 milyon gibi çok yüksek bir rakama çıktığı belirtildi.

BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklanan rapor, dünyadaki sığınmacı krizlerinin ezici çoğunlukla gelişmekte olan ülkeleri etkilediğini ve zengin ülkelerin sığınmacıları kabul etme oranının dramatik şekilde azaldığını ortaya koydu.

Gelişmiş ülkelerde artan milliyetçilik ve tecritçilik akımları, BM’nin yeniden yerleştirme programında yüzde 56 düşüşe yol açtı. BM, geçen yıl sadece yaklaşık 100 bin sığınmacının başka ülkelere yerleşmesini sağlayabildi.

Rapora göre, 2017’de savaş, şiddet ve zulüm yüzünden zorla yerinden edilen kişilerin sayısı bir önceki yıla göre yaklaşık 3 milyon artarak 68,5 milyona çıktı. Bu sayının 25,4 milyonunu mülteciler, 43,1 milyonunu ise ülke içinden yerinden edilmiş kişiler oluşturdu.

Toplam rakamın 16,2 milyonu ilk defa yerinden edilen kişiler. Buna göre geçen yıl günde ortalama 44 bin 400 kişi, her iki saniyede ise bir kişi evlerinden koparıldı.

Böylelikle üst üste 5 yıl olmak üzere dünyada yerinden edilenlerin sayısında önceki yılların rakamları aşıldı.

Bu artışta, Myanmar’dan Bangladeş’e kaçan 700 binden fazla Arakanlı Müslüman önemli rol oynadı. Güney Sudan’daki iç savaştan kaçarak komşu ülkelere sığınan yüz binlerce kişi artışın diğer bir nedeni oldu.

SURİYE BAŞI ÇEKTİ

Suriye’de 2011’den bu yana süren iç savaş, dünyada en fazla insanın mülteci konumuna getiren savaş olmaya devam ediyor. Savaş yüzünden 6,3 milyon kişi diğer ülkelere sığınmaya çalıştı.

Suriyelilerin ardından Afganistan, en fazla sığınmacı veren ülkeler sıralamasında 2,6 milyonla ikinci sırada yer aldı. Bunu 2,4 milyon kişiyle Güney Sudan, 1,2 milyonla Arakanlı sığınmacılar, 987 binle Somalililer takip etti.

TÜRKİYE MÜLTECİLERE EN ÇOK KUCAK AÇAN ÜLKE

Rapora göre dünyada en çok sığınmacı kabul eden ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye, BM’ye göre çoğunluğu Suriyeli olmak üzere 3,5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor.

Türkiye’den sonra en çok sığınmacı ağırlayan ülke, çoğunluğu Afganistan’dan gelen 1,4 milyon sığınmacıyı alan Pakistan.

Uganda, 1,4 milyonla listede 3’üncü sırada yer alırken, çoğunluğu Suriye ve Irak’tan olmak üzere bir milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Lübnan listede 4’üncü sıraya geriledi. Bu ülkeyi 979 bin 400 mülteciyle İran takip etti.

En çok sığınmacı kabul eden ülkeler listesinde İran’ı, 970 bin 400 ile Almanya, 932 bin 200 ile Bangladeş ve 906 bin 600 ile Sudan takip ediyor.

“DÜNYA DÖNÜM NOKTASINDA”

Raporda dikkati çeken diğer bir unsur da yerinden edilenlerin yüzde 52’sinin 18 yaş altı çocuklardan oluşuyor olması. 178 bin 800 çocuk ise refakatsiz ve ailelerden ayrılmış durumda.

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, sığınmacı kriziyle karşı karşıya kalan ülke ve toplumların kaderine terk edildiğini ve uluslararası toplumun soruna duyarsız kaldığını vurguladı.

Grandi, zorla yerinden edilmelere karşı yeni ve çok daha kapsamlı yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, dünyanın bu konuda bir dönüm noktasında olduğunu kaydetti.

ARAKANLI MÜSLÜMANLARIN DRAMI

Arakanlı Müslümanların dramına da değinen Grandi, ordu ve Budist fanatiklerin saldırılarından Bangladeş’e sığınmak zorunda olan yüz binlerce kişinin on yıllardır zulme uğradığını, vatandaşlıklarının reddedildiğini ve dışlandıklarını anımsattı.

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, şiddet ve zulüm yüzünden evlerinden kopartılan ve kaçan insanlar anılıyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.