Dünyada Son 250 Yılda '600'e Yakın Bitki Türünün Nesli Tükendi'

Bilim insanları, son 250 yılda doğadaki 600'e yakın bitki türünün neslinin tükendiğini ortaya koydu.

İngiltere ve İsveç'ten araştırmacılar, tahminlere değil gerçek verilere dayanan raporlarında doğada yok olan bitki türlerinin sayısının, nesli tükenen kuşlar, memeliler ve amfibik (hem deniz hem karada yaşayan) canlıların toplam sayısının iki katı olduğunu söyledi.

Araştırmacılara göre, bitkilerin nesli beklenenden 500 kat daha hızlı tükeniyor.

Tarım ve hayvancılık amaçlı olarak doğal yaşam alanlarının yok edilmesi, başlıca nedenler arasında.

Sumatra Adası

BM: Bir milyon hayvan ve bitki tehdit altında.

Birleşmiş Milletler (BM) Mayıs ayında yayınlanan bir raporda, bir milyon hayvan ve bitki türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıklamıştı.

İngiltere'deki Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri ile İsveç'teki Stockholm Ünversitesi'nin ortak araştırmasına göre, 250 yıl içinde 571 bitki türü yok oldu.

Araştırmacılar bu sayıların gerçekte çok daha yüksek olduğunu söylüyor.

Bitkisel yağ üretimi için suistimal edildiği belirtilen Şili Sandalağacı; yaşamının büyük bölümü yer altında geçen Thismia bitkisi; pembe çiçekli Kutsal Helena zeytin ağacı, nesli tükenen bitkilerden bazıları.

Kutsal Helena

Ağaç kesiminin en yaygın olduğu ve bitki çeşitliliği zengin olan tropikal adalar, kayıpların en çok görüldüğü yerler.

Öte yandan, güzel bir haberimiz de var. Şili çiğdemi olarak bilinen mavi bitki Tecophilaea cyanocrocus'un da aralarında olduğu ve nesli tükendiği sanılan bazı bitkiler ise doğada yeniden keşfedildi.

Neden Dünya'nın bitkilere ihtiyacı var?

Bitki türlerinin neslinin tükenmesi, onlara bağlı olarak yaşamını sürdüren yeryüzündeki diğer organizmaların da topluca yok olmalarına neden oluyor. Bitkilerden beslenen ya da yumurtalarını buraya bırakan böcekler, bu canlılardan bazıları.

Dünya'daki yaşamın devamı, oksijen ve gıda kaynağı olan bitkilere bağlı.

Araştırma ekibinden Dr. Eimear Nic Lughadha, "İnsanlar da dahil olma üzere milyonlarca diğer canlı yaşamlarını bitkilere borçlı. Bu gibi araştırmalarla hangi bitkileri nerelerde kaybettiğimizi biliyor ve başka organizmaları da hedef alacak şekilde koruma programlarımızı devreye sokabiliyoruz" diyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.