Dünyada Yerinden Edilenlerin Sayısı Rekor Kırdı

BMMYK, dünyada geçen yıl zorla yerlerinden edilenlerin sayısının rekor seviyede artarak 70,8 milyona ulaştığını ve bunların ağır yükünü Batılı zengin ülkelerin aksine gelişmekte olan ülkelerin çektiğini bildirdi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), tarafından Dünya Mülteciler Günü'nde yayımlanan Küresel Eğilimler Raporu'nda, savaş, çatışma ve zulüm nedeniyle geçen yıl dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısının en yüksek seviyelere ulaştığına dikkati çekti.

Rapora göre, 2018'de evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı bir önceki yıla göre 2,3 milyon kişi artarken, dünya genelinde mülteci konumuna düşen ve sığınma arayan kişilerin sayısı rekor kırarak 70,8 milyona ulaştı.

Bu rakamın yarısını ise çocuklar oluşturuyor. Çocuklardan 111 bini ise tek başına veya ebeveynlerinden ayrı evlerini terk etmiş şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

Dünya genelinde yerinden edilenlerin sayısının yaklaşık Tayland ve Türkiye'nin nüfusu arasındaki bir rakama denk geldiği vurgulandı.

GERÇEK RAKAM ÇOK DAHA FAZLA

Son yıllarda ekonomik ve siyasi buhranın yaşandığı Venezuela'da ülkesini terk edenlerin sayısının 4 milyona çıktığı anımsatılan raporda, söz konusu rakamın sadece bir kısmının 70,8 milyona dahil edildiğinin, dolayısıyla dünya genelinde yerinden edilenlerin sayısının belirtilen rakamın çok üzerinde olduğunun altı çizildi.

BMMYK raporunda, bu yıl açıklanan rakamın 20 yıl öncesinin iki katı olduğuna da işaret edildi.

Rapora göre, dünyada her gün 37 bin kişi evini terk etmek zorunda kalıyor.

YERİNDEN EDİLENLER ÜÇ ANA GRUBA AYRILIYOR

Küresel Eğilimler Raporu'nda, zorla yerlerinden edilen 70,8 milyonun içinde üç ana grup yer alıyor.

Bunlardan ilkini çatışma, savaş veya zulüm yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalan mülteciler oluşturuyor. Geçen yıl dünyada mülteci sayısı bir yıl öncekine göre 500 bin artarak 25,9 milyona çıktı. Bu rakama Birleşmiş Milletler (BM) himayesindeki 5,5 milyon Filistinli mülteci de dahil.

İkinci grubu ise mülteci başvurularının sonucunu bekleyen ve uluslararası koruma altında olan 3,5 milyon sığınmacı, üçüncü ve en büyük grubu da ülke içinde yerinden edilen ve kendi ülkelerinde başka yerlere göç eden 41,3 milyon kişi oluşturuyor.

SURİYELİLER YİNE LİSTENİN BAŞINDA

Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali dünyanın en fazla mülteci üreten 5 ülkesi konumunda bulunuyor. Suriye, 6,7 milyon kişiyle sivillerin en fazla yerinden edildiği ülke olarak ön plana çıkıyor. Bu ülkeyi 2,7 milyon ile Afganistan takip ediyor.

Raporda özellikle, 5,6 milyon kayıtlı mülteci sayısıyla dünyanın en büyük mülteci krizinin kaynağının Suriye olduğu vurgulanıyor. Bu rakamın 2,5 milyonunu Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır gibi ülkelerdeki Suriyeli çocuklar oluşturuyor.

Türkiye, yerinden edilen Suriyelilerin yarısından fazlasına ev sahipliği yapan ülke olarak ön plana çıkıyor. Raporda ayrıca, Türkiye'de 615 bin resmi, 60 bin gayriresmi olmak üzere toplam 675 bin Suriyelinin eğitim kurumlarında kayıtlı olduğu bilgisine yer veriliyor.

YÜKÜ GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÇEKİYOR

Raporda, zorla yerinden edilen milyonlarca insanın ağır yükünü Batılı zengin ülkeler yerine düşük ve orta gelirli gelişmekte olan ülkelerin çekiyor olması da dikkati çeken bir husus olarak öne çıkıyor.

Yüksek gelirli ülkeler bin kişi başına ortalama 2,7, orta ve düşük gelirli ülkeler ise 5,8 mülteci barındırıyor. En yoksul ülkeler, dünyadaki tüm mültecilerin üçte birine ev sahipliği yapıyor.

GRANDİ'DEN ZENGİN ÜLKELERE TEPKİ

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, BM Cenevre Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısında, Batılı ülkeleri popülist politikalardan vazgeçmeye ve göçmen ve mülteciler konusunda polemik yapmaktan kaçınmaya davet etti.

Dünyada savaştan kaçan mültecilerin büyük çoğunluğunun komşu ülkelere sığındığının altını çizen Grandi, Avrupa, ABD ve Avustralya gibi zengin kıtalarda acil mülteci krizinin olmadığını vurguladı.

Grandi, "Maalesef bu, çoğunlukla fakir veya orta gelirli ülkelerde oldukları anlamına geliyor. Bu krizin nerede olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla odaklanmamız gereken husus bu." diye konuştu.

Dünyadaki mültecilerin kendi ülkelerindeki güvensizlik ve tehlikelerden dolayı kaçmak zorunda kaldığına işaret eden Grandi, ABD Başkanı Donald Trump başta olmak üzere bazı dünya liderlerinin göçmen ve mültecileri iş ve güvenlik tehdidi olarak göstermelerini "zarar verici" olarak nitelendirdi.

Grandi, küresel göçmen ve mülteci eğiliminin yanlış istikamette ilerlediği uyarısında bulunarak, "Eski rakamlara yenisini ekleyen, mülteci üreten yeni çatışmalar, yeni ortaya çıkan durumlar var. Eski çatışmalar da bir çözüme ulaştırılamıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.