Dünyadaki En Yaygın Dinler

Dinlere inanan insanların sayısı bakımından en büyük din topluluğunu Hıristiyanlar oluşturuyor. İkinci sırada ise Müslümanlar yer alıyor.

Dünyadaki en yaygın 10 din ve özellikleri ise şöyle...

10- ŞİNTOİZM

4 milyon nüfusuyla Şintoizm Japonya'nın yerli dinidir. Eskiden ise Japonya'nın resmi dini kabul ediliyordu.

Şintoizm'in herhangi bir kurucusu bulunmamakla beraber tarihi M.Ö.VII yy kadar dayandırılabilir. Şintoizm diğer dinlere karşı oldukça hoşgörülü bir dindir.

Başlıca esasları milli bir din olması ve tabiata tapmaya önem vermesidir. İnanışlarına göre birbirleriyle hem karı-koca, hem de kardeş olan Gök ile yer Tanrısı, Japon adalarını doğurmuşlardır.

Bu iki ilah inancı etrafında dönüp dolaşan başka Tanrı inanışları da vardır. Söylenenlere göre Japonya 'da 8.000.000 ilah vardır.

Dağ, ırmak, ateş, gök gürlemesi, fırtına, yağmur, vb. ilahlar dışında her meslek sahibinin de ayrı bir ilahı vardır. Tabiat ilahları arasında en önemlisi güneş tanrısı Amaterasu'dur. Ölüler yaşayanlara muhtaçtır.

Kendilerine ikram yapıldığı, mezarın üzerine yiyecek, içecek, eşya vs. konulduğu sürece mutlu olurlar.

9- CAİNİZM (JAİNİSM)

4.2 milyon nüfusuyla bugün Hindistan'da azınlık olmakla beraber ABD, Batı Avrupa ve Afrika'da büyüyen topluluklar halinde varlığını sürdürmekte olan Güney Asya kökenli bir din ve felsefedir.

Yaklaşık M.Ö. 500 yıllarında Hindistan'da başlamıştır. Kurucusu, Nataputta Vardamana ya da diğer adıyla Mahavir'dir . Kutsal metinleri ise "Ain Agamaları Sidantalar"dır.

Ruhani özgürlük ve kurtuluş kavramı temelinde kurulmuş olan Cainizm tüm canlıların eşit olduğunu ve özellikle şiddet karşıtlığını savunur.

Her insan eylemlerinden sorumludur ve her canlı ölümsüz ve sonsuz bir ruha sahiptir. Bu ruh yaşamın ruhani doğasına uygun ve saygılı biçimde, doğru şekilde yaşamamızı, düşünmemizi ve hareket etmemizi sağlar.

Cainizm'deki Tanrı ile kasıt her canlının saf ruhunun değişmez özellikleridir. Cainlerin bazı temel sembolleri vardır.

Bu sembollerden biri Cain Ahimsa Yemini'ni sembolize eder ve bir elin avucunun üstünde bir tekerlek ile tasvir edilir. Bunun dışında, "Swastika" en kutsal sembollerdendir.

8-KONFÜÇYÜSÇÜLÜK

6.4 milyon mensubu vardır. Eski bir Çin ahlakı ve Çin felsefesi sistemi olup başlangıçta bilgin Konfüçyüs'ün öğretilerinden yola çıkarak gelişmiştir.

Konfüçyüsçülük; ahlâk, sosyal, politik, felsefî ve sözde dinsel düşüncelerden oluşan karmaşık bir sistem olup Doğu Asya'nın kültürü ve tarihi üzerinde de büyük etkisi olmuştur.

Konfüçyüs, yeni bir din kurmamış, Çin'in eski dini anlayışını yaşatmaya çalışmıştır.

Bu nedenle o yüce bir varlık olarak , Tao'yu kabul etmekle birlikte, eskilerin hayat, ölüm, huzur, şeref gibi erdemlerin kaynağı olarak gördükleri ve 'Şang-ti' diye adlandırdıkları 'Tien"i benimsemiştir.

Konfüçyüsçülük, Çin'de bilginler, yazarlar, yüksek memurlar, prensler ve imparatorluk ailesi tarafından din olarak kabul edilmiştir.

M.Ö. 140 yılından başlayarak 1912 yılına kadar devlet dini olarak tanınmıştır. Şu anda Çin'de Budizm ve Taoizmle birlikte resmi niteliğe sahip bir dindir

7- BAHAİLİK

19. yüzyılda doğmuş, dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde inananı olan bir dindir. Dünya vatandaşlığı idealine sahip bir inanç olup dünyada 5 milyonun üzerinde mensubu vardır.

Bahai Tarihi, 1844'te Bab'ın (Seyyid Ali Muhammed) yeni bir çağın gelmekte olduğunu ve yeni bir Peygamber'in geleceğini ilan etmesiyle başlar. Bahailiğin kurucusu, lakabı Bahaullah olan Mirza Hüseyin Ali'dir.

Kendisinin tüm Müslüman aleminin beklediği kişi olan "Kaim", "Mehdi" olduğunu ilan eder.

Bu gelişmeler ve onun eski dini yapıya göre çok yenilikçi ve radikal fikirleri ortaya koyması yüzünden İran'da işkencelere ve baskılara maruz kaldı. Böylece Bab kurşuna dizildi.

Bab'ın ölümünden sonra Babilere Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) liderlik etti. Bahailik'te dua, namaz ve oruç gibi yasalar vardır. Namaz, bireysel yapılan bir tapınmadır ve toplu namaz yoktur. 2-21 Mart tarihleri arasında Kutsal Sayı 19'dan oluşan 1 Bahai Ayı süresince oruç tutulur.

Dua, namaz, oruç bireyin kendi sorumluğundadır; temel amacı yaşamı konusunda onu meditasyona yöneltmek, karakterini düzeltmesinde yol göstermektir.

Bahailik, dünyada birçok ülkede resmi din olarak tanınmakla birlikte bazı yerlerde bu söz konusu değildir. Özellikle halen İran'da bulunan Bahailer kamu hizmeti ve üniversite öğreniminden yoksun bırakılmaktadırlar.

6- MUSEVİLİK

Yaşayan ilâhî kaynaklı dinlerden, mensubu en az olan tek tanrılı dindir. Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 14 milyon dolayında Yahudi vardır.

Yahudiliğin, dinler tarihinde özel bir yeri bulunmakta ve bu din, en eski ilâhi kaynaklı din olarak nitelendirilmektedir.

Geçmişi bir kaç bin yıl geriye giden bu dinin başta gelen özelliklerinden biri İsrail oğulları ile Tanrı arasındaki "ahd'e kutsal kitaplarında geniş yer ayrılmasıdır. Bu nedenle bu din, bir "ahid dini" olarak da bilinmektedir.

İsrail oğullarının başına gelen bütün sıkıntıların, onların bu ahde uymamaları, verdikleri sözü tutmamalarından ileri geldiği, hem kendi mukaddes kitaplarında, hem de Kur'an-ı Kerîm'de belirtilmektedir.

Yahudiler, Tevrat'ta yer alan ifadelere dayanarak kendilerini, dünya milletleri arasından seçilmiş kavim olarak görürler.

5- SİHİZM

Genel olarak 16. ve 17. yüzyıllarda Kuzey Hindistan'da yaşamış olan on gurunun öğretilerini temel alan bir dindir. 1500'lü yıllar civarında ortaya çıkmıştır.

Dünya'daki büyük dinlerden sayılan Sihizm'in 23 milyondan fazla inananı vardır.

Sihizm dinine inananlara Sih denir. Sihizm'in ana inancı "Tek Yaratıcının" olmasıdır.

Sihizm her yerde, her zaman var olan ve sonsuz özelliklere sahip tek bir Tanrı inancı üzerine kuruludur, bunu savunur. Sih Gurularının doğrudan Tanrı'dan ilahi mesaj aldığına inanılır. Sihler reenkarnasyona inanırlar.

Tüm yaratıkların, öldükten sonra farklı vücutlara geçen bir ruha sahip olduğuna inanılır. Bu ruh göçü bağımsızlığa, özgürlüğe ulaşılana kadar devam eder.

Sih dini kurtuluşun tek yolu olarak görülmez; diğer dinlerden insanlar da kurtuluşa erebilirler.

Sih geleneğinde ölen kişilerin cesedinin yakılması geleneği yaygındır; fakat nadiren gömme vb. uygulamaları da görülmektedir.

4- BUDİZM

708 milyonluk nüfusuyla Budizm, hayattaki acı, ızdırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklayan ve bunların giderilmesinin yollarını gösteren bir öğretiler topluluğudur.

Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olduğu düşünülür.

Budizm'de öğretilerin ana çatısını, meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır.

Budist metinlerindeki "uyanmış", "farkında" olan kişiye Buddha denir. Siddhartha Gautama Budizm'in kurucusu olarak kabul edilir.

Budizm'de her canlı sonsuz bir ölüm ve yeniden doğum döngüsü içinde, Altı alem denilen farklı yaşam formları arasında tekrar tekrar varolur.

3- HİNDUİZM

1 milyarlık nüfusuyla Hinduizm, adından da anlaşılacağı gibi Hindistan ve çevresinde yaygındır. Hinduizm mistik bir dindir. Bilinen en eski dindir.

Ne zaman ve kim tarafından kurulduğu hakkında yeterli bir bilgi yoktur. Hindu (Hinduizm dinine inanan) yolunu, sevgi, şiddetten kaçınma, iyi davranışlar ve doğruluk yasası tanımlar.

Bütün karmalar temizlenene, Tanrı fark edilene kadar her varlık yeniden bedenlenir. (reenkarnasyon).

Hinduizm'e göre insanın yaşamlarında başlarına gelen kötülükler ve felaketlerin Tanrı ile ilgisi yoktur, Tanrı asla hiçbir şekilde kötülüğe ve felakete neden olmaz.

Tanrı, fizik yasalarını ve doğa kanunlarını yaratması gibi, karma yasasını da var etmiştir, böylece kişi, kaderini kendisi yazmaktadır ancak "Sevgi" olan Tanrı, eğer derin bir şekilde istenirse insanların karmalarına iyi etkiye neden olacak bir biçimde müdahale edebilir.

Hinduizm'de Budizm'den farklı olarak peygamber inancı vardır. Ancak buradaki peygamber ile Ortadoğu peygamberleri arasında bir fark vardır.

Ortadoğu dinlerinde peygamber Tanrı tarafından seçilir. Hinduizm'de ise bu olgu kazanılır. Birçok kere enkarne olmuş ve karmasını temizlemiş olan olgun ruh vahiy yolu ile Tanrı ile iletişime geçebilir. Dinsel bayramlar, haç, kutsal ilahiler ve evlerde tapınak uygulanan geleneklerdendir.

2- İSLAM

1.3 milyar nüfusuyla İslamiyet dünya üzerindeki en yaygın 2. dindir. İslam, Hz. Muhammed (sas) aracılığıyla 7. yüzyılda yayılmaya başlamıştır.

"Hz. Muhammed (sas) sadece insanlar için değil, bütün âlemler (canlı- cansız, insî-cinnî, ruhanî-cismanî) için gönderilen bir rahmet peygamberidir." (Enbiya 21/107)

Müslümanlar, İslam'ın kutsal kitabı Kur'ân-ı Kerîm'i oluşturan surelerin Cebrail adındaki melek aracılığıyla sözlü olarak peygamberleri Hz. Muhammed'e (sas) indirildiğine inanır.

Müslümanlığın en büyük 2 mezhebi Sunnilik ve Şiiliktir.

Dünyadaki Müslümanların çoğu Ortadoğu'da, Afrika'nın ortasında ve kuzeyinde, Asya'nın batısı ve güneydoğusunda ve Balkanlar'da yaşamaktadır. Ayrıca Avrupa, Avustralya ve Amerika gibi diğer kıtalarda da on milyonlarca Müslüman yaşamaktadır.

1- HIRİSTİYANLIK

2.1 milyarlık nüfusuyla Ortadoğu kökenli dünyadaki en yaygın tektanrılı dindir. Hıristiyanlar, dünyanın her yerine yayılmış olmakla birlikte yoğun olarak Avrupa, Amerika, Güney Afrika ve Avusturalya'da bulunmaktadırlar.

Hz. İsa'ya (as) inananlara ilk olarak Antakya/Tarsus bölgesinde Hıristiyan denmeye başlanmıştır. Hristiyanlar için Hz. İsa (as), Mesih'tir.

Yani Tanrının oğlu ve bizzat kendisidir. Baba (Tanrı) ile insanlar arasında aracı konumunda olduğuna inanılır. Hıristiyanlıkta mezhepler "kilise" olarak adlandırılırlar.

Binlerce mezhebi olan Hristiyanlığın başlıca mezhepleri, Roma Katolik Kilisesi (1.2 milyar kişi), Protestan kiliseler (360 milyon) ve Ortodoks Kilisesi'dir (170 milyon).

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.