Dünyadaki Kaçırılmayacak Fırsat!
Kudretli zamanında, elinden geldiği vakit bir hayır işlemeyen, bir iyilik yapmayan, kudretsiz ve âciz kaldığı vakit sıkıntıya düşüp zahmet çeker. Bizlere verilen bu fani dünya hayatını en iyi şekilde değerlendirerek huzurlu bir ahiret hayatını kazanmaya gayret etmeliyiz.
Allah rızâsı için sâlih ameller yapma fırsatı eldeyken bunu iyi değerlendirmek îcâb eder. Fırsat kaçtıktan sonra pişman olup “âh-vâh” etmenin hiçbir faydası olmaz.
İnsan, hayat yolculuğunda zaman zaman zor dönemlerden geçer. O dönemlerde kendisine uzanacak bir yardım eli, bir can simidi, bir kurtuluş ışığı arar. İnsanoğlunun bu dünyadaki en zor ânı ise, hayata vedâ ettiği son nefesidir. O âna, vaktinde hazırlık yapabilenler, bir “şeb-i arûs/vuslat gecesi” huzuruyla Rab'lerine dönebilmenin hazzını tadarlar.
Fakat bunun aksine, hayat sermayesini nefsânî arzular peşinde gafletle ziyan edenlerse, ecel gelip çattığı an, tarifi imkânsız bir pişmanlıkla âdeta kahrolurlar.
FIRSAT ELDEYKEN İBRET ALALIM DİYE
Ezelden ebede kadar olmuş ve olacakları sonsuz ilmiyle bilen yüce Rabbimiz, fırsat eldeyken ibret alıp hâlimizi ıslâh edelim diye, Kur'ân-ı Kerîm'de, insanoğlunun en zor anları olan “son nefes”ten ve “âhiret hayatı”ndan manzaralar sergilemektedir. İnsanoğlunun bütün irâde, güç ve iktidârının son bulup artık kendisini kurtaracak hiçbir hayır işleme imkânının kalmadığı o çetin anlarda Rabbine nasıl yalvaracağı, âyet-i kerîmelerde şöyle tasvir edilmektedir:
“Herhangi birinize ölüm gelip de; «Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip sâlihlerden olsam!» demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infâk edin.” (el-Münâfikûn, 10)
SON NEFESTE PİŞMAN OLMAMAK İÇİN
“Onlar orada (Cehennem'de): «–Ey Rabbimiz! (Ne olur) bizi buradan çıkar(ıp dünyaya geri gönder) de, daha önce yaptıklarımızdan başka, sâlih ameller yapalım!» diye feryâd ederler.
Allah Teâlâ onlara şöyle buyurur: «–Biz size, düşünecek (ibret alacak ve hakîkati görecek) kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size îkaz edici (bir Peygamber) de geldi. (O zaman niçin inanmadınız?) Öyleyse tadın (azâbı)! Zâlimlerin hiçbir yardımcısı yoktur!” (Fâtır, 37)
Demek ki son nefeste pişman olmamak ve âhirette en muhtaç olduğumuz anlarda sahipsiz ve yardımcısız kalmamak için, bugün İslâm'ı yaşayıp yaşatmak sûretiyle Allâh'ın dînine yardım etmekte geç kalmamalıyız.
Hiçbir hayır fırsatını ve kulluk vazifesini kaçırmamaya büyük bir titizlik göstermeliyiz. Kaçırdıklarımızın telâfîsi için de ciddî bir gayrete girmeliyiz.
HERKES PİŞMAN OLACAK
Zira, biz ümmetini azâb-ı ilâhîden kurtarmak için her vesîleyle îkaz etmiş olan Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir defasında:
“–Ölüp de pişmanlık duymayacak hiç kimse yoktur.” buyurmuştu.
“–O pişmanlık nedir yâ Rasûlâllah?” diye sorulduğunda ise:
“–(Ölen), şâyet muhsin (ihsan sahibi, sâlih) bir kişiyse, bu hâlini daha fazla artıramamış olduğuna; şâyet kötü bir kişiyse, kötülükten vazgeçerek hâlini ıslah etmediğine pişman olacaktır.” cevâbını verdiler. (Tirmizî, Zühd, 59/2403)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 363. Sayı, Mayıs 2016
YORUMLAR