Dünyalara Değişilmeyecek Amel
Hz. Mûsâ (as) âhirete îmânın, davranışlara aksetmiş âbidevî bir misâlidir.
Hazret-i Mûsâ (as) Firavun’un sarayında bolluk içinde yaşamaktayken, Firavun’un kendisini öldürmek istediğini haber almış ve derhâl Medyen istikâmetinde azıksız olarak yola çıkmıştı. Tam sekiz gün aç-susuz yürümüş, hâlsiz ve bitkin bir durumda Medyen kalesi önlerine varmıştı. Orada kim olduklarını bilmeden, Şuayb u’ın kızlarına, koyunlarını sulamaları husûsunda yardımcı oldu. Sonra bitkin bir hâlde bir gölgeliğe çekildi. O kadar çâresizdi ki:
“...Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra muhtâcım!” (el-Kasas, 24) diye ilticâ ediyordu.
YOLU KESİŞEN İKİ NEBİ
Hazret-i Şuayb, koyunlarını sulamada kendilerine yardımcı olan zâtın haberini alınca, onu evine davet etti ve yemek ikram etti. Hazret-i Mûsâ sekiz gündür mîdesine bir lokma girmemiş olmasına rağmen, önüne konulan yemeğe el uzatmadı. Hazret-i Şuayb’a da:
“–Biz öyle bir âileyiz ki, bütün dünyayı verseler, bir âhiret ameli ile değişmeyiz! Ben size bu yemek için değil, Allah rızâsı için yardım ettim.” dedi.
Şuayb (as) bu cevâba çok memnun oldu ve:
“–Bu ikramımız, yaptığın yardım için değil, Hakk’ın misâfiri olduğun içindir.” buyurdu. Bunun üzerine Mûsâ (as) ikramı kabul etti.
İşte âhirete îmânın, davranışlara aksetmiş âbidevî bir misâli. Dünyada açlıktan bütün gücünün tükeneceğini bilse bile, bir âhiret amelini dünyevî hiçbir karşılıkla değişmeme firâseti...
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları, 2011
YORUMLAR