Dünyanın Gözlerini Kamaştıran Medeniyet
Osmanlı toplumunun yüksek ahlâkî meziyetleri, bütün dünyanın gözlerini kamaştırmış, muhtelif sebeplerle bizleri sevmeyen ve hattâ can düşmanımız olan Batılı seyyah ve müdekkikleri dahî asırlar boyunca hayretler içinde bırakmıştır.
Batılı seyyah ve müdekkiklerden Villamont’un kervansaraylardan bahsettiği eserindeki şu kayıt, bu gerçeğin açık bir ifâdesidir:
“...Ziyâret ettiğim hana tıpkı Müslümanlar gibi Hıristiyanlar da kabul edilip üç gün müddetle iâşeleri temin edilmektedir. Çünkü Osmanlı’daki bu hayrât, din farkına bakılmaksızın bütün insanlara şâmildir...
Bu misâfirhâneler, bâzen çok uzaklardan getirilen suların akıtılması için tesis edilen müteaddid çeşmelerle müzeyyendir. Misâfirlerin atları için ise, büyük ahırlar bulunmaktadır.
Ayrıca bu imâretlere ilâveten şehirlerde ve yol boylarında her şahsa kapıları dâimâ açık duran ve kervansaray denilen misâfirhâneler vardır.
Hayretle müşâhede ettim ki, Osmanlılar’ın bâzıları, hayrât olarak yol boylarına susuz yolcular için çeşmeler, bâzıları da şehirlerde sokaklardan gelip geçenler için sebiller yaptırıyor. Bunların başına devlet dâirelerinde olduğu gibi aylıklı me’murlar konuluyor ki, vazifeleri, isteyenlere su vermektir.
Yine bu hayrât ve hasenât rûhu, kiminin nehirler üzerine köprüler yaptırmasına, kiminin de yolları tesviye, temizletme ve kaldırım döşetme hizmetlerini kendiliğinden ve severek îfâsına vesîle oluyor. Bütün bunlardan daha fevkalâde ve takdîre şâyan olanı da, yapılan bu binâlarda bânîlere âit hiçbir hodbinliğin görülmemesidir.
Sıradan fertlerin yaptığı sadakalar da, aynı nisbette dindarânedir. Zenginler, hapishânelere de uğruyor ve borç yüzünden mahkûm edilmiş mahzun bîçârelere yardımcı oluyorlardı...”
OSMANLI’DA HAYRAT VE HASENAT HİZMETLERİ
Comte de Marsigli de, Devlet-i Aliyye’de müşâhede ettiği hayrât ve hasenât hizmetlerini şöyle anlatır:
“Türkler, mâlî imkânlara sahip oldukları zaman câmiler, çeşmeler, köprüler ve «han» denilen misâfirhâneler yaptırmayı îtiyâd edinmişlerdir. Bunların masraflarının temini için de vakıflar tesis ederler. Ayrıca neslin tahsîli için büyük şehirlerde medrese ve mektepler yaptırırlar. Buralarda başta dînî olmak üzere birçok ilim tedrîs edilir.”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları