Dünyanın Kıvamı Dört Şey İledir

Hazret-i Ali, “Dünyanın kıvamı dört şey iledir” buyurmuştur. İlim tahsil eden kimse ile melikin kıssası.

Hazret-i Ali radıyallahu anh şöyle buyurmuştur:

DÜNYANIN KIVAMI 4 ŞEY İLEDİR

Dünyanın kıvamı dört şey iledir:

  1. Âlim, ilmiyle âmil olmaktır.
  2. Câhil, teallümden (ilim öğrenmekten) istinkâf etmemektir.
  3. Ganî, malında buhul etmemektir.
  4. Fakir, dünyâsı için âhiretini satmamaktır.

Eğer ki âlim ilmiyle âmil olmazsa, câhil ilim öğrenmekten vazgeçerse, zengin malında buhlederse, fakir de dünyâsı için âhiretini satarsa: “Helak onlar için yetmiş kere...”

İLİM TAHSİL EDEN KİMSE İLE MELİK

Bir kimse bir melikin hizmetine tâlip oldu. Melik de git ilim ve edeb öğren ki hizmetin sâlih olsun, dedi. O kimse de ilim tahsiline şurû’ eyledi ve ilmin zevkini, lezzetini tattı. Sonra Melik haber gönderdi ki ilmi terk etsin de artık gelsin, benim hizmetime ehil oldu.

İlim tahsil eden kimse de dedi ki: Beni, senin hizmetine ehil görmediğin vakitte her ne kadar ben kendimi senin hizmetine ehil görmüş idiysem de fakat şimdi sen beni kendi hizmetine ehil görüyorsun, lâkin ben nefsimi Allah azze ve celle Hazretlerinin hizmetine devama daha ziyâde ehil gördüm; buna da sebep, evvelce cehaletimden dolayı zannediyordum ki kapı ancak senin kapındır. Fakat el’ân, şimdi bildim ki tahkîka kapı, ancak Rabb-i Hakîkî olan, şerîki ve nazîri olmayan, Rabbü-l-erbâb, mün’im-i hakîkî Hâlık Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin kapısıdır.

Böylece ilmi tahsil ile hakîkî kapıyı fehm ü idrâk etmek saadetine nail oldu.

Ve dahî duyurulmuştur ki: İlim tahsîli senin üzerine suûbetli, meşakkatli olması, senin dünyaya fart-ı muhabbetinden nâşîdir. Zîrâ Allah Teâlâ, sana bir sevâd-ı ayn bir de sûveydâ-yı kalp vermiştir. Yani sana gözünün bebeği, kara bebeğini ve kalbin içinde de bir kara noktacık vermiştir. Şüphe yoktur ki, süveydâ demek sevâdın tasğîridir, daha küçük demektir. Kalbin siyah ufak noktası, göz bebeğinden daha küçüktür. Bu böyle iken, senin göz bebeğin önüne yakından ufak bir şey kor isen hiç bir şey göremezsin. Öyle ise senin göz bebeğinden daha küçük olan süveydâ-yı kalbine bütün dünyâ muhabbetini koymuş olursan öyle kapalı olan kalp gözüyle ne görebilirsin? Cenâb-ı Hak:

“Zira hal ü şân onların gözleri kör olmaz ve lâkin göğüslerinde olan kalpleri kör olur.” (Hac,46) buyurmuştur.

Yani sinelerinde olan kalpleri idrâkten ve ibret almaktan kör oldu. Zira kalpte ibret almaya lâyık idrâk olmayınca baş gözüyle görmekte fayda olamaz.

Mâ’rifet-i ilâhiyyeyi doğrudan doğruya tefekkür ve mütâlâada delîl aklîdir. Kıraat ve kitabette ise kulak ile (işitme) delâlet-i sem’iyye vardır.

Bu sûretle Kur’ân-ı Kerîm aklî ve sem’î delilleri cem etmiştir ki oku, oku diyerek kıraatin ve kitabetin, ilmin taliminin (öğrenilmesinin) insan için en büyük lütuf ve kerem-i Rabbânî cümlesinden olduğunu ihtar eylemesi şâyân-ı dikkattir.

Peygamberimiz, Nebiyy-i Ekrem ve Ümmiyyi Muhterem sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz’in yazıya ihtiyâcı olmadığı şi’âr olunmakla beraber, kalem ile talimin de büyük bir ikrâm-ı Rabbânî olduğu beyân buyurulmuş ve bu sûretle ümmetini okuyup yazmaya da teşvîk ve terğib eylemiştir.

Kaynak: Mahmud Sâmî Ramazanoğlu-Musahabe-1, s.70- Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

FAYDALI İLİM NEDİR?

Faydalı İlim Nedir?

PEYGAMBER EFENDİMİZ NE ÖĞRETTİ, NASIL ÖĞRETTİ, NE HASIL ETTİ?

Peygamber Efendimiz Ne Öğretti, Nasıl Öğretti, Ne Hasıl Etti?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.