Dünyevîleşme ve Tamahkârlık ile İlgili Hadisler
Dünyevîleşme ve tamahkârlık ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) dünyevîleşme ve tamahkârlık konuları hakkındaki bazı hadisleri.
Peygamberimizin (s.a.v.) dünyevîleşme ve tamahkârlık ile ilgili hadis-i şerifleri...
DÜNYEVÎLEŞME VE TAMAHKÂRLIK İLE İLGİLİ HADİSLER
Hz. Enes’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa üçüncü bir vadi daha arzu eder. Âdemoğlunun karnını ancak toprak doldurur. Allah tevbe eden kimsenin tevbesini kabul eder.” (Müslim, Zekât, 116)
***
Enes b. Mâlik’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Âdemoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür: Mal sevgisi ve uzun ömür (dileği).” (Buhârî, Rikâk, 5)
***
Kâ’b b. İyâz’ın (r.a.) işittiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Her ümmetin bir fitnesi (imtihan vesilesi) vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.” (Tirmizî, Zühd, 26)
***
Mutarrif (r.a.), babasının şöyle anlattığını naklediyor:
“Peygamber’in yanına geldim. Bu sırada Elhâkümü’t-tekâsür (Çoklukla övünmek sizi oyaladı) sûresini okuyordu. Ardından şöyle buyurdu: ‘Âdemoğlu ‘Malım, malım!’ der. Ey âdemoğlu! Acaba yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden ve sadaka verip (âhirette karşılığını almak üzere) önden gönderdiğinden başkası senin malın mıdır?’” (Müslim, Zühd, 3)
***
Hakîm b. Hizâm (r.a.) anlatıyor:
“Resûlullah’tan (Huneyn ganimetlerinden) istedim, bana ondan verdi. Sonra yine istedim, yine bana verdi. Sonra tekrar istedim bu defa da verdi. Sonra şöyle buyurdu: ‘Ey Hakîm! Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala tamah etmeden gönül zenginliği ile sahip olursa kendisi için malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, tıpkı yiyip de doymayan kimse gibi, onun için malın bereketi kaçar. Veren el, alan elden üstündür.’” (Buhârî, Zekât, 50)
***
Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Zenginlik, mal çokluğu değil gönül tokluğudur.” (Buhârî, Rikâk, 15; Müslim, Zekât, 120)