Düşünce Kontrollü Tekerlekli Sandalye Yaptılar

Ali Selek ve İlker Işık isimli iki öğrenci, felçli hastalar için beyin dalgalarıyla kontrol edilebilen tekerlekli sandalye projesi geliştirerek TÜBİTAK'tan 2209A desteği almaya hak kazandı.

Ali Selek ve İlker Işık isimli iki öğrenci, felçli hastalar için beyin dalgalarıyla kontrol edilebilen tekerlekli sandalye projesi geliştirerek TÜBİTAK'tan 2209A desteği almaya hak kazandı.

Selek ve Işık'ın üreteceği, beyin dalgalarıyla kontrol edilebilen ve GPS ile yer bildirimi yapacak tekerlekli sandalye, Türkiye'de 1 milyonun üzerindeki felçli hastalara umut ışığı olacak.

Yaşar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencileri Ali Selek ve İlker Işık, elini ve ayağını kullanamayan felçli hastalar için beyin dalgalarını algılayan sensörlü kontrol sistemiyle çalışan tekerlekli sandalye projesi geliştirdi. Yurt dışında çalışmaları sürdürülen benzer projeleri inceleyen Selek ve Işık, çok daha uygun maliyetle ve geliştirilmiş yerli tasarım projesi geliştirip destek için TÜBİTAK'a başvurdu. TÜBİTAK tarafından incelenen "Tekerlekli sandalyenin beyin dalgalarıyla kontrolü ve GPS ile yer bildirimi" isimli proje, desteklenmeye değer görüldü.

TÜBİTAK DESTEKLİYOR

Projeyi beyin sinyallerinin incelenmesine bağlı olarak yapılacak bir Ar-Ge çalışması olarak tanımlayan Ali Selek, "Kısa adı EEG olan sistem, sensörler takılı bir şapka yardımı ile kişinin beyin dalgalarını okuyabiliyor ve bu bilgi bilgisayar tarafından analiz edilerek bağlı cihaza aktarılıyor. Bu sayede hangi hareketi yapmak istediğinizi, ne tarafa bakmak istediğinizi anlayabiliyor ve beyniniz ile verdiğiniz komutları, sanal ortamda da aynı hareketlerin gerçekleşmesini sağlayabiliyorsunuz. Projemizin çıkış noktası bu cihaz oldu. Beyinden gelen sinyal kullanılarak vücudun herhangi bir organı kullanılmaksızın tekerlekli sandalyenin kontrolünün sağlanmasını amaçladık" dedi.

FELÇLİ HASTALARA KOLAYLIK

Projeleri tamamlandığında, Türkiye'deki 1 milyonu aşkın felçli hastanın, büyük maddi yükümlülükler gerekmeden kendi başına dolaşabilme şansının ortaya çıkmasını istediklerini belirten Selek, "Yapacağımız cihaz, genel olarak EEG elektrotları, haberleşme modülü, mikro denetleyici olarak üç temel bileşenden oluşacak. Elektrotlar sayesinde beyinden alınan verinin, mikro denetleyici tarafından işlenmesi ve daha sonra haberleşme modülü yardımıyla bir başka fiziksel alan ile veri alışverişi yapılması şeklinde özetlenebilir. GPS sayesinde de tekerlekli sandalyenin konum belirlenmesi, yön bulmak gibi işlevleri yürütmesini sağlamayı hedefliyoruz" diye konuştu.

Ülkemizde ve dünyada tekerlekli sandalyeye mahkum kalmış birçok insanın başka insanların yardımına ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Ali Selek, şunları söyledi: "İsteğimiz temel şey, başka insanlara bağımlılığı azaltmak. Bu uygulama ve donanım sayesinde, insanların birey olarak yaşamalarına destek vermek istedik. Felçli hastalar, başkalarına ihtiyaç duymadan günlük yaşantısını gerçekleştirebilecek, tüm yönlere kendi isteği doğrultusunda hakim olabilecek. Hareket edemeyen, tekerlekli sandalyeyi yönetme kolu ile dahi kontrol edemeyen hastaların da tekerlekli sandalyeye oturduğu zaman düşünce gücüyle sandalyenin kontrolünü sağlamasına olanak sağlamak amaçlarımızdan biri."

Proje danışmanları Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Mustafa Seçmen ve Yrd. Doç. Dr. Nalan Özkurt ise öğrencilerinin, henüz 3. sınıfta, böyle bir proje üretmelerinin aldıkları eğitimi göstermesi açısından oldukça önemli olduğunu kaydetti.

ÜNİVERSİTEDEN DESTEK

Ali Selek ve İlker Işık, daha önce de cep telefonu ve tabletler yardımıyla kontrol edilebilen akıllı priz tasarlamıştı. Yaşar Üniversitesi Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi, projenin patent başvurusunu yapmış, Bilimsel Araştırma Projesi (BAP) kapsamında 19 bin TL ile öğrencileri desteklemişti. Bilgi ve Teknoloji Transfer Ofisinin çatısı altında kurulan Minerva Kuluçka Merkezi de akıllı otomasyon sistemi alanında kendi şirketlerini kurmayı hedefleyen öğrencilere, mobilyasından, kırtasiye gereçlerine, internetten telefonuna kadar tüm donanımlarıyla bir yıl süreyle kullanabilecekleri ofis tahsis etmişti.

Kaynak: Habertürk

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.