Ebedî Kalacağını mı Sanıyorsun?

İslam'da mal ve dünya sevgisi ne derece olmalıdır? Ayet ve hadisler Msülümanı mal sevgisi hakkında nasıl uyarıyor?

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“…(Vay hâline o kimsenin) ki o, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur. (O,) malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. Hayır! Andolsun ki o, Hutameʼye atılacaktır. Hutameʼnin ne olduğunu bilir misin? Allâhʼın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir…” (Hümeze, 2-7)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

"…Cimrilik, dalları dünyaya uzanmış Cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim, onun dallarından birine tutunursa, bu onu Cehennemʼe kadar çekip sürükler!..” (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân, VII, 435)

SERVETİN İKİ BÜYÜK FELAKETİ

Unutmamak îcâb eder ki servetin iki büyük felâketi vardır. Biri “israf”, diğeriyse “cimrilik”tir. İsraf; aşağılık duygusunu bastırmak için yapılan nefsânî bir güç gösterisidir. Cimrilik ise korkaklıktır; Cenâb-ı Hakkʼa sığınmak yerine, malına dayanıp güvenmektir.

Cenâb-ı Hak, kendilerinden râzı olduğu sâlih kullarının, bu iki çirkin huydan da uzak olduklarını şöyle beyan buyurmaktadır:

“(O sâlih kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında dengeli (orta) bir yol tutarlar.” (Furkân, 67)

Daha önce de ifâde edildiği üzere cimrinin fârik vasfı “korkaklık”tır. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri (yani cimriliği) telkin eder…” (Bakara, 268)

Cimri, rızık hususundaki ilâhî takdir ve taksîme tevekkül noksanlığı sebebiyle, ihtiyacından fazla biriktirmeye çalışır, dâimâ malına güvenir.

Malını, kendi varlığının yegâne teminâtı olarak gören cimri, sıkıştığı anda, malını yitirme korkusuyla dost göründüğü kimseleri terk etmekten çekinmez. Yani malını kaybetmektense dost kaybetmeyi kolayca tercih eder. Çünkü cimri, maddî kıymetlerle satın alınamayacak olan; vefâ, merhamet, sadâkat ve samimiyet gibi yüksek değerlerden mahrumdur.
Kötü ahlâk ve çirkin vasıflar, hep birbirine bağlıdır. Cimri insan, merhametsizdir, merhametsiz insan mağrur ve kibirlidir, kibirli insan da Allah yolunda gayret ve fedâkârlıktan uzaktır. Yani cimrilik, bütün kötü huylara bağlı olan ve nihâyetinde insanı mânen helâke sürükleyen, çirkin bir vasıftır. (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Mart-2012)

Cimri insanları dost edinmemek ve onlardan gelebilecek dostluk iddiâlarına da dâimâ ihtiyatla yaklaşmak îcâb eder.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, 2g1d Hizmeti

İslam ve İhsan

CİMRİLİK KABUL ETMEYEN AMEL

Cimrilik Kabul Etmeyen Amel

CİMRİLİK İLE İLGİLİ HADİS VE AYETLER

Cimrilik ile İlgili Hadis ve Ayetler

İSRAF VE CİMRİLİK

İsraf ve Cimrilik

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.