Ebedi Kurtuluş Yolu
Ebedi kurtuluş nasıl olabilir? İşte ebedi kurtuluş reçetesi...
Hazret-i Osmân radıyallahu anh şöyle anlatır:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz vefât ettiğinde ashâbından bazı kişiler buna çok üzüldüler, hatta bazıları neredeyse vesveseye kapılıyorlardı. Ben de onlardan biriydim. Bir gün kalelerden birinin gölgesinde otururken Ömer radıyallahu anh yanımdan geçmiş ve bana selâm vermiş. Üzüntümden ne onun geçtiğini ne de selâm verdiğini fark ettim. Ömer radıyallahu anh, Ebûbekir radıyallahu anh’in yanına gitmiş ve demiş ki:
“−Osmân’a uğradım, selâm verdim, selâmımı almadı. Böyle bir şey senin hoşuna gider mi?”
Bunun üzerine Ebûbekir radıyallahu anh’la berâber bana gelip selâm verdiler. Sonra Ebûbekir radıyallahu anh dedi ki:
“−Kardeşin Ömer bana gelip, sana selâm verdiğini, ancak senin ona mukâbele etmediğini söyledi. Bunun sebebi nedir?”
“−Ben böyle bir şey yapmadım.” deyince, hemen Ömer radıyallahu anh şöyle dedi:
“−Vallahi sen bunu yaptın!”
“−Vallahi ben ne senin geçtiğini ne de selâm verdiğini farkettim!” dedim.
Sözü Ebûbekir radıyallahu anh alıp şöyle dedi:
“−Osmân doğru söyledi. Mutlaka seni bundan alıkoyup düşündüren bir iş vardır, neydi o?”
“−Ebedî kurtuluşun nasıl olacağını soramadan Allah Resûlü vefat ettiler!” dedim.
Ebûbekir radıyallahu anh:
“−Ben bunu O’na sormuştum” deyince hemen ayağa kalkıp yakınına vardım ve:
“−Babam annem sana feda olsun! Sen elbette buna lâyıksın!” dedim.
Ebûbekir radıyallahu anh dedi ki:
“–Ben «Ey Allah’ın Resûlü, bu işin kurtuluşu nedir?» diye sorduğumda, Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap vermişlerdi:
«−Amcama arzettiğim kelimeyi (Kelime-i şehâdeti) kim kabul edip bana aynısını söyler (ve gereğini de yaparsa), işte bu onun için bir kurtuluş vesilesi olur.»” (Ahmed, I, 6; İbn-i Sa’d, II, 312-313; Heysemî, I, 14)
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Osman’dan 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları