Ebu’l Kasım Kimdir?

Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve ilk Sultanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın 1086 yılında ölümünden sonra girilen Fetret Dönemi’nde devleti yöneten Sultan Ebu’l Kasım kimdir? 

Ebu’l Kasım, ikinci Anadolu Selçuklu Devleti Sultanıdır. Sultan Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ölümünden sonra altı yıl Anadolu Selçuklu Devleti’ni yönetti.

İLK İZNİK VALİSİ

Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluş dönemindeki önemli beylerinden olan Ebu’l Kasım, ilk İznik valisidir. Devletin kurucusu ve ilk Sultanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın 1086 yılında ölümünden sonra girilen 6 yıllık Fetret Dönemi’nde Anadolu Selçuklu Devleti’ni yönetti.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1084 yılında Antakya seferine çıkmadan önce başkent İznik ve civarının yönetimini Ebu’l Kasım’a bıraktı. Muhtelif yerlerde de beyler görevlendirdi.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1086 yılında Antakya yakınlarında Suriye Selçuklu Devleti Sultanı Tutuş’la yaptığı savaşta ordusu yenildi, kendisi de çarpışırken öldü. Babasının ölümünden sonra I. Kılıç Arslan, Vezir Hasan b. Tâhir’in koruması altında Antakya’da kaldı. Şehzade 1. Kılıç Arslan ve Kulan Arslan, 1087 yılının ilkbaharında Antakya’ya gelen Sultan Melikşah tarafından İsfahan’a gönderilerek göz hapsinde tutuldu.

EBU’L KASIM DÖNEMİ

Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ölüm haberi onun muhtelif bölgelere tayin etmiş olduğu Türk beylerinin bağımsız hareket etmelerine sebep oldu. Bunlardan başkent İznik’i elinde bulundurduğu için en güçlü bey olan Ebu’l Kasım, kendisini Sultan ilân ettiği gibi kardeşi Ebu’l Gazi’yi de Kayseri ve civarına Emîr tayin etti. Becerikli ve gayet ihtiraslı bir kimse olan Ebu’l Kasım bundan sonra Marmara sahillerine akınlar yaparak bütün bölgeyi yağmalamaya başladı. Bunun üzerine İmparator Alexios, Türk akıncılarını sahilden geri sürdü ve Ebu’l Kasım’ı barış istemeye mecbur etti. Ancak Ebu’l Kasım barış müzakerelerini devamlı olarak uzattığından, İmparator nihayet İznik üzerine bir kuvvet sevk etmeye mecbur kaldı. 1090 yılında Bizans kuvvetlerine mağlup olan Ebu’l Kasım daha sonra İznik’e çekildi.

EBU’L KASIM NASIL ÖLDÜ?

Anadolu’yu kendisine bağlamak isteyen Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikşah, Urfa Emiri Bozan’ı İznik üzerine yolladı. Emir Bozan, İznik’i kuşattıysa da alamadı. Ancak Büyük Selçuklu Devleti’yle savaşmayı göze alamayan Ebu’l Kasım kardeşini İznik’te vekil tayin ederek Sultan Melikşah’la görüşmek için İsfahan’a hareket etti. Sultan Melikşah, Ebu’l Kasım’la anlaşmayı kabul etmedi. Ebu’l Kasım İznik’e geri dönerken 1092 yılında yolda yakalanarak kendi yayının kirişi ile boğduruldu.

Ebu’l Kasım’ın ölümünden sonra kardeşi Ebu’l Gazi kısa bir süre daha İznik’i elinde tutmaya devam etti. 19 Kasım 1092 yılında Sultan Melikşah, ölünce Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın oğulları Şehzade I. Kılıç Arslan ve Kulan Arslan serbest bırakıldı.

1092 yılı sonlarında İznik’e ulaşan Şehzade 1. Kılıç Arslan, hiçbir direnişle karşılaşmadan yönetimi devraldı.

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ SULTANLARI

Anadolu Selçuklu Devleti Sultanları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.