Elbiseye Bulaşan Tükürüğün Hükmü Hakkında Hadisler

Tükürük necis midir? Elbiseye bulaşan tükürüğün hükmü hakkında hadisler…

Ebî Nadra radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elbisesine tükürdü ve elbisesinin bir kısmını diğer kısmı ile sürttü. (Ebû Dâvûd, Taharet, 143/389)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif mürseldir. Tükürük necis değildir, fakat mikroplu olabilir, hem de insanı tiksindiricidir. Bu olaya sebep olan şey şudur. Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem namazda Kıble’ye karşı tüküren birini gördü ve:

“- Sizden birniz namaza durduğu zaman Rabbı’na münacaat eder. Kıble’ye karşı tükürmesin, lakin soluna veya ayağının altına tükürsün,” buyurdu. Sonra elbisesinin bir tarafını alarak oraya tükürdü, elbisesinin o kısmını diğer kısmı ile oğuşturdu, veyahut böyle yapar, buyurdu.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz namazda Kıble’ye karşı tükürmeyi önlemek için bir mendil parçası kullanmayı, o yoksa elbisesine böylece silinir, diyerek tarif etmiş ve başkasını tiksindirmeye kimsenin hakkı olmadığını bildirmiş oldu.

*

Enes bin Mâlik radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir önceki hadisin benzeri rivâyet olundu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 143/390; Buharî, Kitâb’us-Salât, b. 33, s. 106; Müslim, Kitâb’ül-Mesâcit, b. 13, n. 549, s. 389, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 104, s. 163, c. 1)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KURUMUŞ NECASETİN ELBİSEYE DEĞMESİ İLE ELBİSE KİRLENMİŞ OLUR MU?

Kurumuş Necasetin Elbiseye Değmesi İle Elbise Kirlenmiş Olur mu?

ELBİSEYE BULAŞAN BEBEK KUSMUĞU NAMAZA MANİ MİDİR?

Elbiseye Bulaşan Bebek Kusmuğu Namaza Mani midir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.