Elhan-ı Şita Şiiri

Eskiden İstanbul’a senenin ilk karı düşünce o gün matbuattaki İstanbul gazetelerinin birinci sayfasında Cenab Şehabeddin’in Elhan-ı Şıta şiiri neşredilirmiş. İsmet Özel, ‘kar’ı tefekkür ettiren ‘Elhanı Şita’ şiirini okuyor.

ELHAN-I ŞİTA - OSMANLICA

  • Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
  • Eşini gâib eyleyen bir kuş
  • gibi kar
  • Geçen eyyâm-ı nev-bahârı arar.
  • Ey kulûbun sürûd-i şeydâsı,
  • Ey kebûterlerin neşîdeleri,
  • O baharın bu işte, ferdası
  • Kapladı bir derin sükûta yeri
  • karlar
  • Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar
  • Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
  • Bir beyaz rîşe-yî cenâh-ı melek
  • gibi kar
  • Seni solgun hadîkalarda arar.
  • Sen açarken çiçekler üstünde
  • Ufacık bir çiçekli yelpaze
  • Na’şın üstünde şimdi, ey mürde,
  • Başladı parça parça pervâze
  • karlar
  • Ki semâdan düşer düşer ağlar.
  • Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;
  • Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
  • gibi kar
  • Sizi dallarda, lânelerde arar.
  • Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
  • Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar.
  • Yuvalarda –yetîm-i bî-efgân!
  • Son kalan mâi tüyleri kovalar
  • karlar
  • Ki havada uçar uçar ağlar.
  • Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
  • Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter
  • Dök ey semâ, revân-ı tabîat günûdedir.
  • Hâk-i siyahın üstüne safî şükûfeler!
  • Her şâh-sâr şimdi –ne yaprak, ne bir çiçek!
  • Bir tûde-yi zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümîd
  • Ey dest-i âsumân-ı şitâ, durma, durma çek
  • Her şâh-sârın üstüne bir sütre-yi sefîd.
  • Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,
  • Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar,
  • Bir bâd-ı hamûşun per-i safında uyuklar
  • Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.
  • Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân
  • Gah uçmada tüyler gibi, gah olmada rîzân
  • Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun
  • Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun
  • Dök hâk-i siyah üstüne, ey dest-i sema dök
  • Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök
  • Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi
  • Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümidi

ELHAN-I ŞİTA - GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ

  • Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,
  • Eşini kaybeden bir kuş
  • gibi kar
  • Geçen ilkbahar günlerini arar.
  • Ey kaplerin çılgın şarkısı,
  • Ey güvercinlerin şiirleri,
  • O baharın işte bu, yarını
  • Kapladı bir derin sessizliğe yeri
  • karlar
  • Ki suskunca her an ağlar.
  • Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
  • Melek kanadının bir beyaz püskülü
  •  gibi kar
  • Seni solgun bahçelerde arar.
  • Sen açarken çiçekler üstünde
  • Ufacık bir çiçekli yelpaze
  • Naaşın üstünde şimdi ey ölü
  • Başladı parça parça uçmaya
  • karlar
  • Ki gökyüzünden düşer düşer ağlar.
  • Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;
  • Küçücük, beyaz başlı baykuşlar
  • gibi kar
  • Sizi dallarda, yuvalarda arar
  • Gittiniz, gittiniz siz ey kuşlar
  • Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar,
  • Yuvalarda feryatsız yetim
  • Son kalan mavi tüyleri kovarlar
  • karlar
  • Ki havada uçar uçar ağlar.
  • Ey kışın gökyüzü, elinde yığın yığındır
  • Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, ıslak bulut…
  • Dök ey sema, tabiatın ruhu uykudadır.
  • Kara toprağın üstüne temiz çiçekler
  • Her çalı şimdi –ne yaprak ne bir çiçek
  • Bir gölgeler yığını ve siyah renkli ve ümitsiz
  • Ey kış göğünün eli, durma, durma çek
  • Her çalılığın üstüne bir beyaz örtü
  • Göklerden emeller gibi dökülüyor kar
  • Her tarafta hayalim gibi koşturuyor kar
  • Sessiz bir rüzgârın temiz kanadında uyuklar
  • gibi durur bir ara, sonra uçarlar
  • Soldan sağa, sağdan sola titreyip kaçarak
  • Kâh tüyler gibi uçuyor kâh dökülüyor
  • Karlar, sessizlik çalgılarının bütün şarkıları
  • Karlar, ruhlar âleminin bahçelerinin bütün çiçekleri
  • Dök kara toprak üstüne ey semanın eli dök
  • Ey semanın eli, cömertlik eli, kışın eli dök
  • Bahar çiçekleri yerine beyaz karı
  • Kuş şarkıları yerine ümit sessizliğini

Eser: Cenab Şehabeddin, Elhan-ı Şıta (1897), Seslendiren: İsmet Özel

 

İslam ve İhsan

KAR TEFEKKÜRÜ

Kar Tefekkürü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.