Emevîler Dönemine Ait Kur'ân-ı Kerim Sayfaları Bulundu

Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman BERK İngiltere Birmingham Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunan ve 14 asırlık olduğu iddia edilen Kuran nüshaları hakkında açıklamalarda bulundu.

Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Türk İslam Sanatları Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Berk, Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde bulunduğu belirtilen Kur'an-ı Kerim sayfalarının Emeviler dönemine ait olduğunu, benzeri birçok örneğin İstanbul'daki Türk İslam Eserleri Müzesi'nde yer aldığını bildirdi.

Berk, yaptığı açıklamada, Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde en eski Kur'an-ı Kerim sayfaları bulunduğu yönündeki iddialara ilişkin haberleri okuduğunda büyük şaşkınlık yaşadığını söyledi.

Basında yer alan fotoğraflar üzerinden yaptığı değerlendirme sonucunda, bulunanların Hazreti Osman ya da daha öncesine ait olmadığına kanaat getirdiğini ifade eden Berk, "Haberi tekrar tekrar anlamaya çalıştım ama doğrusu şaşırdım. Öncelikle böyle bir şey ortaya çıkmışsa öncelikle bunun ilmi çevrelerce değerlendirildikten sonra kamuoyuna açıklanması gerekirdi. Karbon testiyle bin 370 yıl eskiye ait olduğu iddia ediliyor ancak yazıya bakıldığında bu mümkün görünmüyor" dedi.

Hazreti Muhammed ve 4 halife dönemine ait olduğu kesinleşmiş herhangi bir Kur'an-ı Kerim mushafı bulunmadığını ifade eden Berk, "Bilindiği gibi Hazreti Osman'a izafe edilen Kur'an-ı Kerim mushafları var. Ancak bunların 3 tanesinin akademik neşriyatı yapıldı ve bunların tamamının Hazreti Osman'ın mushaflarından türetilmiş mushaflar olduğu ortaya kondu" diye konuştu.

Basında yer alan fotoğrafları incelediğinde, eserin Hazreti Muhammed ya da 4 halife dönemine ait olmasını mümkün görmediğini kaydeden Berk, "Emeviler dönemine ait, 7. yüzyılın sonu, 8. yüzyılın başına ait. Kesinlikle bu böyle. Türk İslam Eserleri Müzesi'nde aynı döneme ait çok daha fazla eser elimizde mevcut" dedi.

Berk, Kur'an-ı Kerim'in indirilişinin bin 400. yılı nedeniyle düzenlenen sergi nedeniyle de 1 yıl süreyle bu konuda çalışma yaptıklarını belirterek, "Bu çalışmayı '1400. yılında Kur'an-ı Kerim' adı altında da yayımladık. Fransız akademisyen François Dereche'nin de bu konuda yayımlanmış makaleleri var. Bunlar da incelendiğinde aynı döneme ait olduğu anlaşılıyor" şeklinde konuştu.

EN ESKİ KUR'ÂN-I KERİM NÜSHASI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL

Hat koleksiyoneri Mehmet Çebi ise Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde bulunduğu belirtilen Kur'an-ı Kerim bölümlerine, "en eski Kur'an-ı Kerim mushafıdır" demenin mümkün olmadığını söyledi.

Karbon testlerinin yüzde 5 yanılma payı olduğunu vurgulayan Çebi, "O eser, bilinen en eski Kur'an-ı Kerim sayfalarından birisi ama en eskisi dememiz mümkün değil. 'En eski Kur'an-ı Kerim örneği şudur' deme şansımız da yok. Çünkü imza ve tarih yok" dedi.

Yazı çeşidine bakarak, döneminin hicri 1. yüzyıla ait olduğunun söylenebileceğini ifade eden Çebi, "Bu buluş bende bir heyecana neden olmadı. Çünkü bunun benzer örneklerini defalarca gördük. Türk İslam Eserleri Müzesi de bu manada dünyanın en zengin müzesidir" ifadelerini kullandı.

Çebi, aynı döneme ait Kur'an-ı Kerim mushaflarının bazı müzayedelerde satıldığını da sözlerine ekledi.

Birmingham Üniversitesi kütüphanesinde Ortadoğu'dan gelen kitaplar ve belgeleri gözden geçiren bir doktora öğrencisi tarafından Hicaz Arapçasıyla yazılmış Kur'an-ı Kerim bölümleri bulunmuş, eserlere uygulanan karbon testleri sonucunda iki parşömendeki el yazmasının bin 370 yıl öncesine ait olduğunun tespit edildiği belirtilmişti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.