En Büyük Günah!

Kur’ân-ı Kerîm’e olan hürmet, iştiyak ve muhabbet, gönülleri ihyâ ederken, ona karşı gösterilen ihmâl ve hürmetsizlik de, insanın mânevî hayatını karartan mâsiyetlerin başında gelmektedir.

Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-, kendisine ümmetinin günahları gösterildiğinde, en büyük günâhın “öğrenilen Kur’ân’ı unutmak” olduğunu görmüşlerdir.[1]

KUR'ÂN'I ÖĞRENMEYE VE YAŞAMAYA ÇALIŞMALIYIZ

Bu münâsebetle hem kendimizi ve hem de evlâdlarımızı, öğrenmeye ve yaşamaya çalıştığımız Kur’ân-ı Kerîm’in muhabbet ve ahlâkı ile techîz etmeliyiz ki onun feyz ve bereketi ile ihyâ olalım. Aksi hâlde Kur’ân-ı Kerîm gönüllere nüfûz etmez. Nitekim Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:

“Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kurrâ (Kur’ân okuyucular) artacak, fakihler (amel-i sâlih sahibi hikmet ehli gerçek âlimler) ise azalacak ve ilim çekilip alınacak... Daha sonra öyle bir zaman gelecek ki, insanların okudukları boğazlarından aşağıya geçmeyecek...” (Hâkim, Müstedrek, IV, 504)

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selîm sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.”

“Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allâh’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azâbından koru!” (Âl-i İmrân, 190-191)

BOĞAZDAN AŞAĞIYA GEÇMEYEN KUR'ÂN

Bu âyet-i kerîmeler nâzil olduğunda Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“Yazık bu hususta düşünmeyene!”

Diğer bir rivâyette ise:

“Vay bunu çeneleri arasında çiğneyip (sadece lâfızda kalıp) üzerinde düşünmeyene!..” buyurdular.[2]

Demek ki, Kur’ân eğitimi öncelikle onun yüce iklîmine ve tefekkür âlemine girebilmekle başlamalıdır. Aksi hâlde tefekkürden uzak ve şuursuzca okuyuşlar, hadîs-i şerîfteki ifâdesiyle:

“Boğazdan aşağıya geçmeyecek”, yâni kulun gönül âlemine faydası olmayacaktır.

Dipnotlar: [1] Bkz. Ebû Dâvud, Salât, 16. [2] Bkz, İbn-i Hibbân, Sahîh, II, 386.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Vakıf-İnfak-Hizmet, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BÜYÜK GÜNAHLAR

Büyük Günahlar

BÜYÜK GÜNAHLAR NELERDİR?

Büyük Günahlar Nelerdir?

AYET VE HADİSLERDE GEÇEN BÜYÜK GÜNAH

Ayet ve Hadislerde Geçen Büyük Günah

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Dini bilgilerinizden faydalanmak istiyorum

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.