En Büyük Keramet Mahlukata Hizmet Etmek
Ebû’l-Hasan Harakānî Hazretleri şefkat, merhamet ve hizmetle ilgili Allah'ın yolunda gidenlere şu nasihatlerde bulunur.
Hasan Harakānî Hazretleri şöyle buyurur:
“Sabahleyin kalkan âlim ilminin, zâhid de zühdünün artmasını ister. Ebû’l-Hasan ise bir kardeşinin kalbine sevinç ve neşe verebilme derdindedir.”[1]
“Bir din kardeşini incitmeden sabahtan akşama çıkan bir mü’min, o gün akşama kadar Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile beraber yaşamış gibidir. Eğer bir mü’mini incitirse Allah Teâlâ onun o günkü ibadetini kabûl etmez.”[2]
“Allâh’ım! Eğer bütün dünyada Sen’in mahlûkâtına karşı benden daha şefkatli biri bulunursa, o vakit ben kendimden hayâ ederim!”[3]
“Türkistan’dan Şam’a kadar birinin parmağına batan diken benim parmağıma batmıştır, birinin ayağına çarpan taş benim ayağımı acıtmıştır, bir kalpte hüzün varsa o kalp benim kalbimdir.”[4]
“İlâhî! Bütün şartlar altında Sen’in ve Rasûl’ünün kölesi, mü’minlerin hizmetçisiyim!”[5]
“En büyük kerâmet; yorgunluk ve bezginlik hissetmeden Allâh’ın mahlûkâtına hizmet etmektir.”[6]
[1] Attâr, s. 611.
[2] Attâr, s. 628.
[3] Harakānî, Nûru’l-Ulûm, s. 247.
[4] Attâr, s. 604.
[5] Attâr, s. 616.
[6] Nâme-i Dânişverân-ı Nâsırî, I, 297.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları