En Çok Aile ve Sağlık Mutluluk Getiriyor

İnsanı en çok ne mutlu eder? Türkiye'de mutluluğun yolunun aile ve sağlıktan geçtiğini düşünenlerin oranı 2020-2024 döneminde ilk sırada yer almaya devam ederken "sevgi"yi mutluluk kaynağı olarak görenlerde artış oldu.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son 5 yılda gerçekleştirdiği "Yaşam Memnuniyeti Araştırması" verilerinden yaptığı derlemeye göre, son 5 yılda kişilerin mutluluk kaynağında en yüksek oranı "tüm aile" aldı.

EN ÇOK AİLE VE SAĞLIK MUTLULUK GETİRİYOR

Mutluluk kaynağı olarak ailelerini gösterenlerin oranı 2020'de yüzde 69,7 iken 2024'te yüzde 72,9'a çıktı. Söz konusu oran bu dönemde dalgalı bir seyir izlese de en çok mutluluk kaynağı olmaya devam etti.

Söz konusu dönemde mutluluk kaynağı olarak sevgiyi görenlerin oranında artış gözlendi. 2020'de yüzde 12,8 olan oran geçen yıl 14,4'e çıktı.

Araştırmaya katılanlar içinde mutluluk kaynağı olarak anne ve babayı, eşini, çocuklarını ve torunlarını gösterenlerin oranında düşüş oldu. Söz konusu dönemde eşlerini mutluluk kaynağı olarak görenlerin oranı yüzde 3,5'ten yüzde 3,4'e gerildi.

Aynı dönemde mutluluk kaynağı olarak çocuklarını gösterenlerin oranı yüzde 15'ten 13,2'ye, anne ve babalarını gösterenlerin oranı yüzde 3,6'dan 3'e, torunlarını gösterenlerin oranı da yüzde 2,2'den 1,9'a düştü.

Kendisini mutluluk kaynağı olarak görenlerin oranı ise değişmeyerek yüzde 4,2 oldu.

Mutluluk kaynağı olan değerlere bakıldığında ise sağlık ve sevgi ön plana çıktı. 2020-2024 döneminde sağlığı mutluluk kaynağı olarak görenlerin oranı yüzde 70,9'dan 68,3'e geriledi. Düşüşe rağmen en çok seçilen değer sağlık oldu.

Bu değeri sevgi izledi. Sevgiyi tercih edenlerin oranında artış oldu. Söz konusu oran yüzde 12,8'den 14,4'e çıktı. Mutluluğu parada bulanlar yüzde 4,6'dan 6,4'e, başarıda bulanlar yüzde 8,8'den 8,9'a yükseldi.

İşinde mutluluğu bulanların oranı ise düştü. Bu oran yüzde 2,3'ten 1,8'e geriledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.