En Geniş Anlamıyla Zikir

TEFEKKÜR

En geniş mânâsıyla zikir nedir?

Zikir, sırf Lâfzatullâh’ın tekrarından ibâret değildir.

EN GENİŞ ANLAMIYLA ZİKİR

En geniş mânâsıyla zikir, dilin tekrarına ilâveten, kalbin her gördüğü varlıkta dâimâ Cenâb-ı Hakk’ı hatırlamasıdır. Toprak terkibine baktığında, orada sergilenen ilâhî kudret tecellîlerini düşünmesidir. Kendine, evlâdına, çevresine baktığında, bunlarda sergilenen ilâhî nakışları ibret nazarıyla seyretmesidir.

Güneş’e ve Ay’a baktığında, o iki semâvî takvimin milyonlarca yıl birbirini saniye şaşmadan takibini tefekkür edip ilâhî ilim, kudret ve sanatın yüceliğini daha derinden idrâk etmesidir. İnsan ve diğer canlıların hayâtiyetini mümkün kılan atmosferdeki hassas dengeyi düşünüp, bütün bunları var eden el-Hâlık, el-Bârî ve el-Musavvir’i tefekkür etmesidir.

Bu şekilde Cenâb-ı Hakk’ı unutmayan; Kur’ân, kâinat ve insanda sergilenen ilâhî kudret tecellîlerinde derinleşen bir kalp, gerçek zikre kavuşmuş olur.

Velhâsıl dildeki zikirle beraber, tefekkür ufku genişleyecek, kalpteki duyuşlar derinleşecek. Kul dâimâ; “Aman yâ Rabbi!” diyen bir gönül kıvamıyla yaşayacak.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları