En Güzel İkram
Rıza ve teslimiyetin müstesna bir şekli olan isar, ne anlama gelir?
Îsarda, yani kişinin kendisinin de muhtaç olduğu bir şeyi infâk edişinde, nefsin îtiraz fırtınalarına sabredip rızâ ve teslîmiyetle fedâkârlık yapabilmek söz konusudur. Bu da her yiğidin harcı değildir. Bu ahlâkı sergileyebilmek, mânevî bir olgunluk, kalp temizliği ve ruh sâfiyeti ister.
İSARIN ECRİ
Her hayrın ecri, onun zorluğu nisbetindedir. Bu yönüyle îsârın ecri de, sâir infaklardan çok daha büyüktür. Bunun içindir ki Hak dostları, bu ahlâkın mânevî kazancını eşsiz bir ganimet telâkkî etmişlerdir. Onun âhiretteki saâdet ve saltanatına erebilmek için bu fânî âlemde “fakirlikten korkmaksızın” infâk etmek sûretiyle, gönül zenginliğine nâil olmuşlardır.
Hak dostu Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:
“Bir çınarın yaprakları dökülürse, Cenâb-ı Hak, ona yapraksız da yaşama gücü verir. Cömertlikten ötürü elinde mal kalmasa, Allâh’ın inâyeti, seni hiç ayak altında çiğnetir mi?”
Dolayısıyla îsar, risk alarak verebilmektir. Mahrum olmayı, aç kalmayı göze alarak elindekini din kardeşine ikram edebilme büyüklüğünü gösterebilmektir. Nefse ne kadar ağır gelse de, yüzü ekşitmeden, gönül hoşluğuyla infâk edebilmektir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları