“En Güzel İsimler Allah’ındır” Ayeti

“En güzel isimler Allah’ındır; siz O’na bu isimlerle dua edin...” (Araf, 180) ayetinin tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz.

Ayet-i kerimede buyrulur:

“EN GÜZEL İSİMLER ALLAH’A AİTTİR” AYETİ

وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Veli(A)llâhi-l-esmâu-lhusnâ fed’ûhu bihâ(s) veżerû-lleżîne yulhidûne fî esmâ-ih(i)(c) seyuczevne mâ kânû ya’melûn(e).

En güzel isimler Allah’ındır; siz O’na bu isimlerle dua edin. O’nun isimleri konusunda haktan sapanları kendi hallerine bırakın. Çünkü onlar, yaptıklarının cezasını çekeceklerdir. (Araf suresi, 180)

Tefsir:

Âyetin şöyle bir iniş sebebi vardır: Bir Müslüman namaz kılarken bir keresinde Allah ismiyle, bir keresinde de Rahman ismiyle dua etmişti. Ya da “Yâ Rahmân, yâ Rahîm” diyerek Allah’a yalvarmıştı. Bunu duyan müşriklerden biri: “Muhammed ve ashâbı bir Rabbe taptıklarını iddia etmiyorlar mı? Bu adama ne oluyor ki iki Rabbe dua ediyor!” demiş, bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i indirmiştir. (Kurtubî, el-Câmi‘, VII, 325)

Âyette geçen اَلْاَسْمَاۤءُ الْحُسْنٰى  (el-esmâü’l-hüsnâ) ifadesi, “en güzel isimler” mânasına gelir. Cenâb-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının böyle güzellikle vasıflandırılmasının hikmetlerinden bazıları şöyledir:

Bu isimler, Yüce Rabbimizin pek yüce, müteâl bir zat olduğunu ifade eder ve kullarda büyük bir tâzim ve hürmet hissi uyandırır. Bunları işitmek kulaklara ve kalplere sonsuz bir lezzet ve halâvet verir.

Zikir ve dua olarak okunduğunda kabule vesile olur, se­vap kazandırır.

Kalplere huzur verir, rahmet ümidi aşılar.

En yüce varlık olan Allah’ın isimlerini, mânalarını anlayarak okumak, okuyanının değerini yücel­tir ve güzelliğini artırır.

Bu isimler Allah Teâlâ hakkında bilinmesi ve inanılması gereken zaruri bilgileri ifade ettiklerinden bu isimleri bilip okumak kâmil bir imanın teşekkülüne vesile olur. Bu sebeple Allah Resûlü (s.a.s.): “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip sayabilirse cennete girer” (Buhâri, Da‘avat  68; Müslim, Zikir 5) hadisini de bu istikâmette anlamak gerekir.

Rabbimizin en yüce ismi “Allah”tır. Cenâb-ı Hakk’ın zâtının eşi ve benzeri olmadığı gibi, Allah isminin de eşi ve benzeri yoktur. Yaratıklardan hiç kimseye bu isim verilemez, verilmemiştir. Bu isim, aynı zamanda, Kur’an ve sünnette geçen Allah’ın zât, sıfat ve fiillerine ait bütün esmâ-i hüsnâyı da içine alır. Allah tek olduğu halde, Kur’ân-ı Kerîm’de “Biz, biz yarattık, biz indirdik…” gibi çoğul sîğasının kullanılmasındaki azamet ve ihtişam, işte bu ilâhî isim ve sıfatların bir araya gelmesinden doğan azamet ve yüceliği beyân eder.

Allah Teâlâ’ya, Kur’an ve sahih sünnette yer alan bu güzel isimlerle dua edilmeli; O’na nispeti doğru ve kesin olmayan isimleri zikrederek dua edilmemelidir. Allah’ın güzel isimlerini kullanmada doğru yoldan sapıp bâtıla meyledenleri de kendi hallerine bırakmak, onlarla tartışmaya bile girmemek gerekir.

Esmâ-i hüsnâ’nın kullanılmasında eğriliğe sapmak şu yollarla olabilir:

›    Müşriklerin yaptığı gibi Allah’ın isimlerinde değişiklik yapmak. Çünkü onlar, Allah’ın isimlerini değiştirip putlarına ad ola­rak veriyorlardı. Mesela “Lât” kelimesini “Allah” lafza-i celâlinden, “Uzzâ” is­mini “Aziz” isminden, “Menât” ismini ise “Mennân” isminden almışlardı.

›    Bu isimlere fazlalık ilave etmek veya noksanlıklar yapmak.

›    Allah’ı baba, oğul gibi sadece yaratılmışlara ait isim ve sıfatlarla anmak,

›    Allah’ın isimlerini tamamen inkâr etmek.

Dolayısıyla yüce Allah’a, O’na ait olmayan isimlerle hitap etmek, O’na, şânına yakışmayan fiiller isnad etmek, isimlerinde fazlalık veya eksiklik yapmak ve sonsuz yüceliğine uygun düşmeyecek dualar ihdas etmek açık bir sapıklıktır.

Kaynak: kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

ESMAÜL HÜSNA NEDİR?

Esmaül Hüsna Nedir?

ESMAÜL HÜSNA ANLAMLARI VE FAZİLETLERİ

Esmaül Hüsna Anlamları ve Faziletleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.