En Kötü Hırsızlık Nedir?

İSLAM VE İHSAN

Hazret-i Mevlânâ -kuddsise sirruh- buyurur: “Aklını başına al da namazdan yalnız zâhiren değil, mânen de istifadeye bak. Tane toplayan bir kuş gibi Allâhʼın yüceliğinden habersiz bir şekilde sadece başını yere koyup kaldırma! Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-ʼin; «İnsanların en fena hırsızı, namazından çalandır.» (Hâkim, Müstedrek, I, 353) beyânına kulak ver!..”

İSLÂM'I MÜDAFAA EDİP NAMAZDA GEVŞEKLİK GÖSTERENLER...

Namazın muhteva, âdâb ve erkânından herhangi birinden gaflet, şeytanın, kulun namazından kopardığı bir şeydir. Musallînin gaflete temâyül göstermesi, şeytanın tasallutuna fırsat verir. Ve tabiîdir ki, şeytanın za’fa uğrattığı namaz, makbul değildir.

Kimileri, İslâm’ın harâretli müdâfii oluyorlar da, namaz ibâdetinin ehemmiyetini lâyıkıyla kavrayamayarak onun hakkında gevşeklik ve gaflet gösteriyorlar. Yapılan Kur’ânî ve nebevî emir ve tavsıyeleri âdetâ basite ve hafife alarak alâkasız davranıyorlar. Namazdaki huşû hâlini ihmâlin yanında onun erkânına dahî riâyette kusur ediyorlar. Kıldıkları namaz, sanki bir yasak savar gibidir. Cenâb-ı Hakk, böyle bir gafletten hepimizi muhâfaza buyursun!

Bu gaflet çukuruna düşenler, elindeki dağ gibi serveti zâyî edip iflâs eden müflislere benzer. Elde kalan, sadece yorgunluktur.  Hadîs-i şerîfte buyurulur:

“Nice namaz kılanlar vardır ki, onların namazdan nasîbi, yorgunluk ve zahmetten başka bir şey değildir.” (Nesâî)

“Namazını zâyî ettiği hâlde Allâh’a mülâkî olan kimsenin diğer iyiliklerine Allâh değer vermez.” (Taberânî)

"İNSANLARIN EN FENA HIRSIZI NAMAZINDAN ÇALANDIR!"

Ayrıca namazın tâdil-i erkân ve diğer âdâbında eksiklik ve noksanlık yapmayı Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- “hırsızlık” olarak tavsîf ile şöyle buyurur:

“İnsanların en fenâ hırsızı, namazından çalandır.” (Ahmed ve Hâkim)

Şu kadar ki, bu hırsızlık şeytan nâmına olduğu için -evvelki hadîs-i şerîflerde beyân edildiği gibi- insanın elinde yorgunluktan başka bir şey kalmaz. Dolayısıyla namazdan çalanlar, Allâh’ın veylini hatırlamalıdırlar:

“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.” (el-Mâûn, 4-5)

YAZIKLAR OLSUN O NAMAZ KILANLARA

Bu âyet-i kerîme gösteriyor ki, tembellik edenler namaza yaklaşamazken, nefs engelini aşamayanlar da namazın sûret yapısında kalırlar, rûhâniyetinden istifâde edemezler. Yâni kim ki, tarif olunduğu şekilde namaz kılmaz, huzûr-i ilâhîde olduğundan habersiz olur ve aklı fikri ticâretinde veya başka başka dünyevî meşgalelerle dolu bulunursa, o aslâ musallî değildir. Onun kıldığı namaz dünyâda kalır.

Kalbdeki îmânı kemâle ulaştıran namaz, böyle gâfillerde mahrumiyetle neticelenir. Bilakis boyunlarına dolanan bir gazab ilmeği hâlinde veya içyüzleri ele veren bir ayna mesâbesinde azâb-ı elîmin habercisi olur:

“İkiyüzlüler (münâfıklar) Allâh’ı (gûyâ) aldatmaya çalışırlar. Oysa, O, onların aldatmalarını kendilerine çevirir. (Allâh bilir ki, onlar) namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allâh’ı pek az zikrederler.” (en-Nisâ, 142)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İslam İman İbadet, Erkam Yayınları