En Sık Görülen 10 Kanserden 4'ü Kadın Kanseri

Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yakup Kumtepe, "Dünyada ve ülkemizde en sık görülen 10 kanser türü içinde, kadın kanserlerinden 4 hastalık yer almaktadır." dedi.

Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yakup Kumtepe, yaptığı yazılı açıklamada, jinekolojik kanserlerin dünya çapında görülen kanser vakaları arasında önemli bir yer tuttuğunu belirtti.

Bu hastalık grubunun ortaya çıkmasında, hayat tarzı, genetik geçiş ve bazı virüslerin rol aldığına işaret eden Kumpete, "Ancak risk faktörlerinin iyi saptanması, düzenli kontrol ve farkındalığın artması, erken teşhisi ve tedavi başarısını beraberinde getiriyor." ifadelerini kullandı.

KADIN KANSERLERİ

Kumtepe, kadın kanserleri denilince akla ilk olarak gebeliğe bağlı trofoblastik rahatsızlıklar, kadın kanserlerinin preinvaziv hastalıkları, yumurtalık, rahim, rahim ağzı, tüp kanseriyle vajina ve vulva kanserinin geldiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bu hastalıklar, kadınlarda ortaya çıkan diğer kanserler arasında önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü dünyada ve ülkemizde en sık görülen 10 kanser türü içinde, kadın kanserlerinden 4 hastalık yer almaktadır. Jinekolojik kanserler, tüm kanserlerin ise yüzde 10'undan fazlasını oluşturur. Kadın kanserlerinde erken tanı ve doğru tedavi yöntemleri sayesinde tam iyileşme sağlanabileceği unutulmamalıdır."

OBEZİTE KANSERE DAVETİYE ÇIKARABİLİR

Rahim kanserinin ortaya çıkmasında obezitenin büyük önem taşıdığını ifade eden Kumtepe, "Aşırı kilo östrojene, diyabete ve hipertansiyona, dolayısıyla rahim kanserine yol açar. Rahim kanserlerinin yaklaşık yüzde 25'i menopoz öncesi, yüzde 5'i de 40 yaş altında görülür. Hastalığın en önemli belirtisi, düzensiz kanamadır. Her 4 vakadan 3'ü erken evrede yakalanabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.