En Zor Şartlarda Kur'ân Okudular

Ashâbın en mühim meşgûliyeti, Allâh’ın kitâbını anlamak, öğrenmek, hikmet tecellîlerine nâil olabilmek ve muktezâsınca amel etmekti. Hayâtın lezzetini Kur’ân’ı tekrar tekrar okumak, dinlemek ve yaşamakta buluyorlardı.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sahâbe-i kirâma en zor şartlarda dahî Kur’ân’ı tâlim ediyordu. Ebû Talha -radıyallâhu anh- bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ayakta durmuş Ashâb-ı Suffe’ye Kur’ân öğrettiğini gördü. O Rasuller Sultânı, açlıktan iki büklüm olan belini doğrultmak için karnına taş bağlamıştı. (Ebû Nuaym, Hilye, I, 342)

Velhâsıl ashâb-ı kirâm, Kur’ân ile beraber, Kur’ân muhtevâsında yaşadılar ve hayatlarını Kur’ân’a adadılar. Onlar tarihte görülmemiş bir gayret ve hizmet sergilediler. İşkenceye, baskıya, zulme mâruz kaldılar, lâkin inandıkları değerlerden asla tâviz vermediler. Allâh’ın gönderdiği âyetleri yaşayabilmek için mallarını, mülklerini, yurtlarını bırakarak hicret ettiler, bu uğurda her şeylerini fedâ ettiler.

KUR'ÂN'DAN AYRILMADILAR

Her bir âyeti gereği gibi öğrenme ve yaşama gayreti içinde oldular. Onlar en tehlikeli anlarda bile Kur’ân’dan ayrılmadılar.

Nitekim Peygamber Efendimiz’in bir sefer esnâsında nöbetçi bıraktığı Abbâd -radıyallâhu anh- namaza durmuştu. Düşman, ok atmaya başladı. Abbâd -radıyallâhu anh- kendisine ancak iki-üç ok isâbet ettikten sonra rükû ve secdeye varıp namazını tamamladı. Ardından da nöbetçi arkadaşı Hazret-i Ammâr’a haber verdi. Ammar -radıyallâhu anh-:

“–İlk vurulduğunda niçin haber vermedin?” deyince:

“–Bir sûre okuyordum, onu bitirmeden namazımı bozmak istemedim. Ancak oklar peş peşe gelince, okumayı kesip rükûya vardım. Allâh’a yemin ederim ki, Allah Rasûlü’nün korunmasını emrettiği bu gediği kaybetme endişesi olmasaydı, sûreyi yarıda bırakıp namazı kesmektense ölmeyi tercih ederdim.” cevâbını verdi. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 78/198; Ahmed, III, 344; Beyhakî, Delâil, III, 459; İbn-i Hişâm, III, 219; Vâkıdî, I, 397)

GÖKTEN İNEN ZİYAFET SOFRASI

Ashâb-ı kirâm, Kur’ân muhtevâsında bir hayat yaşıyordu. Dînin her rüknü onlar için doyumsuz bir lezzet idi. Nâzil olan her âyet, onlar için sanki gökten inen bir ziyafet sofrası gibiydi. Bütün gayretler; Kur’ân’ı lâyıkıyla idrâk edebilmek, yaşamak ve bu hususta güzel bir numûne olabilmek içindi. Nikâh esnâsında bir sahâbî hanımın, mihr olarak kocasının kendisine Kur’ân’dan bildiği kısımları öğretmesini yeterli görmesi, onların îman heyecanını gösteren ne muhteşem bir fazîlet tablosudur.[1]

Ashâb-ı kirâm, Allah Rasûlü’nün Kur’ân’ı tâlim gayret ve heyecanını da örnek aldı; nihâyetinde Medîne-i Münevvere hâfız ve âlimlerle doldu.

[1] Bkz. Buhârî, Nikâh, 6, 32, 35; Fedâilü’l-Kur’ân, 21, 22; Müslim, Nikâh, 76.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet Toplumu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HANIM SAHABİLERDEN FAZİLET TABLOLARI

Hanım Sahabilerden Fazilet Tabloları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.