En'âm Suresi 41. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

En'âm Suresi 41. ayeti ne anlatıyor? En'âm Suresi 41. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

En'âm Suresi 41. Ayetinin Arapçası:

بَلْ اِيَّاهُ تَدْعُونَ فَيَكْشِفُ مَا تَدْعُونَ اِلَيْهِ اِنْ شَٓاءَ وَتَنْسَوْنَ مَا تُشْرِكُونَ۟

En'âm Suresi 41. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hayır, hayır! Dara düştüğünüz her zaman olduğu gibi yalnız Allah’a yalvarırsınız. O da dilerse yalvardığınız sıkıntıyı giderir ve siz de Allah’a koştuğunuz ortakları o sırada unutuverirsiniz.

En'âm Suresi 41. Ayetinin Tefsiri:

Başına bir musibet geldiğinde veya tüm korkunçluğuyla ölümle karşılaştığında insan Allah’tan başka sığınacak hiçbir şey bulamaz. Böyle durumlarda, en katı putperestler bile kendi sahte ilâhlarını unutarak, Allah’ın yardımına can atarlar. Aynı şekilde en inatçı ateistler çaresizlik anında kurtuluş için ister istemez Allah’a yalvarırlar. “Düşen uçakta ateist kalmaz” sözü tam da bu hakikati izah eder. Bu ayette insanın fıtratı, bütün derinlikleriyle beraber kalbi ve zihni durumu burada gerçeğin bir göstergesi olarak takdim edilmektedir. Çünkü bu, bir olan Allah’ın varlığına ve her insanın kalbinin derinliklerinde yatan Allah’a ibâdet ihtiyacına açık bir delildir. Bu ihtiyaç ve temâyül gaflet ve cehaletle perdelense de, zaman zaman musibetlerin tesiriyle su yüzüne çıkmaktadır. İşte İkrime b. Ebu Cehil’in İslâm’la şereflenmesi böyle bir ayeti görmesiyle gerçekleşmiştir: Allah Resûlü (s.a.s.) Mekke’yi fethettiği zaman İkrime Cidde’ye kaçmış, oradan da deniz yoluyla Habeşistan’a geçmişti. Yolculuk esnasında gemiyi batıracak şiddette bir fırtına çıktı. Önce yolcular yardım için putlarına yalvarmaya başladılar. Fakat, geminin batmak üzere olduğu korkusuna kapılacakları derecede fırtına şiddetlenince hep bir ağızdan, “Şimdi Allah’tan başkasına yalvarmanın zamanı değil, çünkü bizi ancak o kurtarabilir” diye bağırdılar. İşte bu durum İkrime’nin gözlerini ve kalbinin kilitlerini açtı ve: “Eğer burada bize Allah’tan başka yardım edecek yoksa, bir başka yerde nasıl olabilir? Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yirmi senedir bize öğrettiği ve bizim de kendisiyle savaştığımız dava da bundan başkası değil” diye düşündü. Hemen Allah Teâlâ’ya: “Eğer bu fırtınadan kurtulursam doğruca Peygamber Muhammed (s.a.s.) gidecek ve ona tabi olacağım” diye söz verdi. Cenab-ı Hak onu fırtınadan kurtardı ve o da verdiği sözü yerine getirdi. (Hâkim, el-Müstedrek, I, 241; Vâkidî, el-Meğâzî, III, 851)

Şimdi de, Efendimiz (s.a.s.)’i teselli için önceki ümmetlerden misaller veriliyor:

En'âm Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

En'âm Suresi 41. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...