Enâm Suresinin 141. Ayeti Ne Anlatıyor?
En‘âm suresinin 141. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Helal nimetlerin tadılması ve ürünlerin hakkının verilmesini emreden ayet, En‘âm suresinin 141. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz.
Ayet-i kerimede buyrulur:
وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَنْشَاَ جَنَّاتٍ مَعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا اُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍۜ كُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ٓ اِذَٓا اَثْمَرَ وَاٰتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِه۪ۘ وَلَا تُسْرِفُواۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَۙ
O, çardaklı çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri, çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. (En‘âm, 6/141)
HELAL NİMETLERİ TADIN, ÜRÜNLERİN HAKKINI VERİN!
Bilgi:
İnsana sunulan bunca nimeti yaratan ve veren Allah’tır. Allah’ın insanlar için çıkardığı sayısız nimetler bulunmaktadır. Türlü türlü meyveler, yiyecekler, içecekler, ekinler, hayvanlar, bitkiler, sular gibi pek çok nimet insanın hizmetine sunulmaktadır. Rabbimiz kendisini tanımamız ve kulluk görevlerimizi yapmamız için bu nimetleri vermektedir. Nimetleri vereni unutmamak durumundayız. Müminler helal olan yiyecek, içecek vb. nimetlerden yararlanırlar. Aşırılığa yönelmezler, israf etmezler. Yoksulun hakkını verirler.
Mesaj:
- Verdiği nimetlere karşı Rabbimize teşekkür sorumluluğumuz vardır.
- Ürünlerin öşrünü (zekâtını) vermek gerekir.
Kelime Dağarcığı:
Müteşâbih: Birbirine benzer.
Öşür: Onda bir; toprak mahsullerinin zekâtı.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Asmalı asmasız bağları ve bahçeleri, çeşit çeşit renk ve tatlarda hurmaları ve ekinleri, zeytinleri ve narları, kimi bakımdan birbirine benzer, kimi bakımdan benzemez biçimde yaratıp yetiştiren Allah’tır. Ürün verdikleri zaman onların ürününden yiyin; mahsulün biçilip toplandığı gün fakirlerin hakkını verin. Fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez.
- Gerek yük taşımaya elverişli olan, gerek derisinden, yününden, tüyünden sergi yapıp kullandığınız ve etinden, sütünden faydalandığınız evcil hayvanları yaratıp emrinize veren de Allah’tır. Allah’ın size ihsân ettiği rızıklardan yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü şeytan, sizin için apaçık bir düşmandır.
Allah Teâlâ, ister zirâî ister hayvanî olsun, burada sayılan nimetleri kulları faydalansınlar, yiyip içsinler, şeytana uymaktan vazgeçip Allah’a kulluk etsinler diye yaratmıştır. Bu âyetin bir benzeri yukarda geçmişti. (bk. En‘âm 6/99) Fakat orada, Cenâb-ı Hakk’ın varlığına, kudretine ve öldükten sonra dirilmeye delil olması yönünde geldiği için, sonunda Allah’ın varlıkları yaratma gayesine dikkat çekmek maksadıyla “Her birinin meyvesine bir ilk ortaya çıktığı, bir de olgunlaştığı zaman bakın” (En‘âm 6/99) buyrulmuştu.
Burada ise, yine Allah’ın kudretini hatırlatmakla beraber, müşriklerin rızk konusundaki yanlış düşünce ve iftiralarına, yasaklayıp haram kılma iddialarına karşılık, Yüce Hakk’ın yaratmasındaki ihsan ve iyiliği ortaya koymak; her türlü zirâî mahsullerle hayvanlardan istifadede helâllik ve mübâhlığın asıl olduğunu belirtmek üzere gelmiş bulunduğundan, âyetin sonunda: “Ürün verdikleri zaman onların ürününden yiyin; mahsulün biçilip toplandığı gün fakirlerin hakkını verin. Fakat İsrâf etmeyin. Çünkü Allah, İsrâf edenleri sevmez” (En‘âm 6/141) buyrulur.
Âyette verilmesi emredilen hak, Mekke döneminde nâzil olan “Mallarından hem yardım isteyen fakirlere, hem de muhtaç olduğu halde iffetinden dolayı dilenmekten çekinen yoksullara pay ayırırlardı” (Zâriyât 51/19. Ayrıca bk. Meâric 70/24-25) gibi âyetlerde beyân edilen ve Medine döneminde zekât farz kılınmadan önce verilmesi talep edilen bir haktır. Zekât farz kılındıktan sonra bu emrin, mahsulatın zekâtı olan öşürle ilgili hükümleri de içine aldığında şüphe yoktur.
- âyette geçen اَلْحَمُولَةُ (hamûle) kelimesi yük demektir. Burada yük taşımak için kullanılan hayvanlar kastedilmiştir. اَلْفَرْشُ (ferş) ise henüz binilme çağına gelmemiş küçük hayvan veya yünlerinden, kıllarından sergi, döşek yapılan; sütünden ve etinden istifade edilen hayvanlardır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com