Enâm Suresinin 149. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 149. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Allah’ın ayetleri ve gösterdiği delillerin iman etmek için yeterli olduğunu bildiren ayet, En‘âm suresinin 149. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz.

Ayet-i kerimede buyrulur:

قُلْ فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُۚ فَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ

De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.” (En‘âm, 6/149)

ALLAH’A İNANMAK İÇİN AÇIK DELİLLER ÇOKTUR

Bilgi:

Allah, insanlara akıl ve irade yeteneği vermiştir. İnsanlar özgür irade ve istekleriyle iman edip etmemek bakımından sınanırlar. Yüce Allah, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etmek üzere elçi ve kitap göndermiştir. Başka pek çok açık delil vardır. Allah’ın varlık ve gücüne; peygamber, Kur’an, insanın kendi yaratılışı ve evrendeki varlıklar birer delildir. Allah mutlak güç sahibidir. Eğer O istese bütün insanlar iman eder ve hidayet bulur. Ancak Allah insanları, imanı veya inkârı tercih noktasında serbest bırakmıştır.

Mesaj:

  1. Allah’ın ayetleri ve gösterdiği deliller iman etmek için yeterli olup bunları anlamaya çalışmak gerekir.
  2. Asıl olan, zor altında kalmadan yani gönüllü olarak inanmaktır.

Kelime Dağarcığı:

Hüccet: Delil, ispat vasıtası, kanıt.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. De ki: “En üstün ve en mükemmel delil Allah’ındır. Eğer Allah dileseydi, sizin hepinizi doğru yola erdirirdi.”

 اَلْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ  (el-hücetü’l-bâliğa), “son derece açık, üstün, sağlam, ispatlayıcı, sahibinin doğruluğunu ortaya koyucu, mükemmel, değişmez, bozulması ve geçersiz kalması mümkün olmayan delil” demektir. Bundan da maksat Kur’ân-ı Kerîm, Resûlullah (s.av)’in beyânları ve Allah’ın ilim, hikmet, azamet ve kudretine delâlet eden kevnî âyetlerdir.

Bir davanın doğruluğunu ispatlamaya yardımcı olacak bir diğer unsur da “şâhit”tir.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

ALLAH’A İMAN HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Allah’a İman Hakkında Bunları Biliyor Musunuz?

İSLAM DİNİNİN İNANÇ ESASLARI NELERDİR?

İslam Dininin İnanç Esasları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.