Enam Suresinin 38. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enam suresinin 38. ayetinde ne anlatılıyor? Canlıların her bir türünün birer ümmet olduğunu bildiren ayet, Enam suresinin 38. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا طَٓائِرٍ يَط۪يرُ بِجَنَاحَيْهِ اِلَّٓا اُمَمٌ اَمْثَالُكُمْۜ مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ ثُمَّ اِلٰى رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ

Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (En‘âm, 6/38)

HER CANLI TÜRÜ BİRER ÜMMETTİR

Bilgi:

Canlıların her türü birer ümmettir yani birer topluluktur. Allah’ın can verdiği varlıklar O’nun ayetlerinden olup belli görevler için yaratılmıştır. İnsanlar da yaratılış amaçlarına uygun olarak görevlerini yapmakla sorumludurlar. Fakat insanlar zorunlu olarak değil kendi tercihlerine bağlı olarak bu görevleri yaparlar. Allah, insanlara sorumluluklarını bildirmiş, elçileri aracılığıyla din göndermiştir. Din konusunda bir eksiklik bırakmamıştır. Bundan sonrasını Allah insanın kendi sorumluluğuna bırakmış, insanın muhtaç olduğu şeyleri Kur’an’da açıklamıştır.

Mesaj:

Yapıp ettiklerimizden ve tercihlerimizden ahirette hesap vereceğimizi bilerek bu dünyada gönüllü olarak Allah’a kulluk ederiz.

Kelime Dağarcığı:

Dâbbe: Yerde yürüyen her türlü canlı.

Ümmet: Her canlı cinsi, kavim, toplum; kendilerine peygamber gönderilmiş topluluk.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Yerde yürüyen bütün canlılar ve iki kanadıyla havada uçan bütün kuşlar, sizin gibi sosyal nizama tâbi birer topluluktur. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra onların hepsi Rablerinin huzurunda toplanacaklardır.

Kâinatta, yeryüzünde, özellikle bu âyette ifade edildiği üzere yeryüzüne yayılan canlı varlıklarda, onların yaratılış ve hayat tarzlarında Cenab-ı Hakk’ın sonsuz kudret ve azametini gösteren açık deliller, pek ince sırlar bulunmaktadır. Bu canlılardan her biri aynen insanlar gibi birer ümmettirler. Onlar da insanlar gibi başlangıçta topraktan yaratılmış, kendilerine düzenli bir hayat tarzı biçilmiş; rızıkları ve ecelleri takdir edilmiştir.

Belirli bir zamana kadar yer içer, gıdalarını alırlar. Hepsi insanlar gibi toplanır, birbirleriyle tanışır, yanaşır veya kaçar, koklaşır veya döğüşürler. Yine hepsi insanlar gibi birbirinden doğar, bir asıldan çıkar, çoğalır, çeşitlenir. Bu şekilde pek çok çeşit canlı sınıfı vardır. Yerde sürünenleri, havada uçanları ile her bir çeşit canlı sınıfının insan hayatına benzeyen bir yönü bulunmakta ve o yönden insanlara denk bir özellik taşımaktadır. Bütün bunları düzenleyen hususi ve hükmedici kanunları şüphesiz ki Allah Teâlâ koymuştur. Dolayısıyla bunların her biri O’nun ilmine ve kudretine delalet etmekte, insanlar için de birer ibret dersi olmaktadır.

Âyetteki “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık” (En‘âm 6/38) ifadesinde yer alan “kitap”tan maksat Levh-i Mahfûz’dur. Allah Teâlâ, kâinatta olmuş ve olacak her şeyi, her varlığı ve her hâdiseyi, ezelî ilminin bir ifadesi olarak bütün teferruat ve kanunlarıyla birlikte bu kitapta tayin ve tespit etmiştir. Öyle ki orada hiçbir şey eksik bırakılmamıştır. Adeta bütün hilkat bir kitap, bütün varlıklar da o kitabın kelimelerini ve delalet ettikleri şeyleri ifade eden nakışlar ve yazılardır. “Kitap”tan maksadın Kur’ân-ı Kerîm olması da düşünülebilir. Çünkü orada da insanın muhtaç olduğu bütün temel bilgiler ve Allah’a inanmayı gerekli kılan yeteri kadar âyet ve deliller yer almaktadır.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

HAYVANLARDAKİ HİKMETLER

Hayvanlardaki Hikmetler

GÖKLERİN VE YERİN 6 GÜNDE YARATILMASI İLE İLGİLİ AYETLER

Göklerin ve Yerin 6 Günde Yaratılması ile İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.