Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Enam suresinin 46. ayetinde ne anlatılıyor? Allah’ın sahip olduğumuz bütün nimetleri verdiğini ve aldığını bildiren ayet, Enam suresinin 46. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأْت۪يكُمْ بِهِۜ اُنْظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الْاٰيَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ

De ki: “Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah’tan başka onu size (geri) getirecek ilah kimmiş?” Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar? (En‘âm, 6/46)

SAHİP OLDUĞUMUZ NİMETLERİ VEREN VE ALAN ALLAH’TIR

Bilgi:

Allah’a birtakım putları, ilahları ortak koşan, bu sapkın inançlarında ısrar eden müşriklere seslenir ayet-i kerime: Size can, görme, işitme, tatma, kalp gibi nimetleri veren ancak Allah’tır. Bu becerilerinizi veren ve sizi var eden Allah olduğu hâlde O’nu nasıl yalanlarsınız ve başka ilahlara inanırsınız! O bu yeteneklerinizi geri alsa bunları size kim geri verebilir? Allah, gücü her şeye yetendir. O ayetlerini geniş olarak açıklar. Varlığınız, beceri ve yetenekleriniz ile size verilen diğer nimetler, O’nun varlığının delilidir. O hâlde nasıl inkâr edip Hak'tan yüz çevirirsiniz!

Mesaj:

Her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah’a şirk koşmaktan uzak durmak gerekir.

Kelime Dağarcığı:

Sem‘: Duyma, duyma yeteneği, kulak.

İlâh: Tanrı, tapılmaya layık görülen varlık.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. De ki: “Hiç düşündünüz mü, Allah sizin işitme duyunuzu ve gözlerinizi yok etse, kalplerinizin üzerine de mühür vursa, onları size Allah’tan başka hangi ilâh geri verebilir?” Bak, biz âyetleri nasıl döndürüp türlü türlü açıklıyoruz, ama onlar hâlâ yüz çeviriyorlar!

Müşrikler Allah’a ortak koşsalar da gökleri, yeri yaratan, gece ile gündüzü peş peşe getiren, güneşi, ayı, yıldızları var eden ve kendilerini de yaratanın Allah olduğunu biliyor ve bunu itiraf ediyorlardı. (bk. Mü’minûn 23/84-89; Ankebût 29/61-63)

Onların esas yanlışları, putları Allah’a ortak koşmaları, onlardan yardım ve şefaat beklemeleri ve İslâm’ın inanç esaslarını olduğu gibi kabule yanaşmamaları idi. Dolayısıyla bu ayetlerde aklını çalıştıran herkesin rahatlıkla anlayabileceği sorular sorulup, açıklamalar yapılarak gerçeğin anlaşılması istenmektedir.  Onlara şöyle denilmektedir: İşiten kulaklarınız, gören gözleriniz, idrak eden kalpleriniz var; bunları görüyor, biliyorsunuz. Sizi insan yapan bu kıymetli uzuvları size veren Cenab-ı Hak dilerse mevcut sağırlar, körler, akıl hastası olanlar, bayılanlar ve ölenlerde yaptığı gibi sizden de istediği zaman geri alabilir. Bunu da görüyor ve biliyorsunuz. Allah bunları giderdiğinde, sağırların kulakları, körlerin gözleri açıldığı, akıl hastaları iyileştiği, uyuyanların uyandığı gibi dilediği zaman yine geri verebiliyor. Bunu da görüyorsunuz.

Peki Allah bunları alsa fakat vermek istemezse size onları alıp geri verebilecek hiçbir kimse, Allah’tan başka hiçbir kudret düşünülebilir mi? Hele sizin ilâh diye tapındığınız o putlardan birinin bunları iade edebilmesine imkân var mıdır? Şüphesiz ki hayır. O halde bu açık ve türlü türlü delillere rağmen Allah’ın varlığını ve birliğini ve kudretini nasıl inkâr ediyorsunuz? Nasıl olup da Allah’tan başka ilâhlar ediniyorsunuz? Yine nasıl oluyor da öldükten sonra dirilmenin ve kıyâmetin imkânına inanmıyorsunuz?

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com