Enbiyâ Suresi 85. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Enbiyâ Suresi 85. ayeti ne anlatıyor? Enbiyâ Suresi 85. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Enbiyâ Suresi 85. Ayetinin Arapçası:

وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِدْر۪يسَ وَذَا الْكِفْلِۜ كُلٌّ مِنَ الصَّابِر۪ينَۚ

Enbiyâ Suresi 85. Ayetinin Meali (Anlamı):

İsmâil, İdrîs ve Zülkifl’i de hatırla. Onların her biri sabırla bütünleşmiş kullarımızdandı.

Enbiyâ Suresi 85. Ayetinin Tefsiri:

Hz. İsmâil, Hz. İdris ve Hz. Zülkifl de Allah’ın seçkin kılıp insanları irşad için gönderdiği peygamberlerdendir. Burada bu üç peygamberin üç mühim vasfına işaret edilmektedir:

    Sabır: Bunlar, tebliğ vazifelerini aksatmadan yapabilecek ve bu uğurda karşılaşabilecekleri zorluklara göğüs gerebilecek derecede sabırlı insanlardı. Âdeta sabırla bütünleşmişlerdi. Çünkü bütün başarıların ve ahlâkî yücelişin esası sabırdır.

    İlâhî rahmete nâiliyet: Allah onları hususi rahmeti içine almıştır. Bunlar nihâyetsiz ilâhî rahmetten daha büyük nasip alan, Allah Teâlâ’nin müstesnâ lutuflarına nâil olan talihli kullardı.

    Sâlih olmaları: Hepsi Allah’a ihlâsla kulluğa, O’nun dinini tebliğe, insanların hâlini ıslaha liyakatli, dürüst, erdemli kimselerdi.

Hz. İsmâil ile Hz. İdris’in daha önce isimleri geçmişti. (bk. Meryem 19/54-58) Hz. Zülkifl’in ismi ise ilk defa burada yer almaktadır. Bir defa da Sād sûresi 48. âyette “İsmâil’i, Elyesa‘yı, Zülkifl’i de hatırla. Onların hepsi de hayırlı insanlardı” şeklinde geçmektedir. Hz. Zülkifl, İsrâîloğulları’na gönderilen peygamberlerden biridir. Rivayete göre, ismi Bişr olup Zülkifl lakâbıdır. Bu lakab, kendisine Elyesa‘ (a.s.)’dan sonra, dînin emirlerini İsrâîloğulları’na bildirmeye kefîl olup, bir de zamanındaki peygamberlerin amellerini işleyip kat-kat sevaba nâil olduğu için verilmiştir. Nitekim Arapça’da “zü” sahip, “kifl” de kefillik, nasîb, kısmet, kat kat gibi mânalara gelir. Bu lakap ile, dünyevî zenginlik ve kısmetler değil, üstün kişilik husûsiyetleri ve âhiretteki yüksek dereceler kastedilmektedir. Hz. Zülkifl de, Mûsâ (a.s.)’ın şerîati ile amel etmiş, insanlara Tevrât’ın emir ve yasaklarını bildirmiştir.

Bakınız, denizin dibinde, balığın karnında, karanlıklar içindeki Yûnus (a.s.)’ın niyâzı nasıl arş-ı alâyı titretiyor:

Enbiyâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Enbiyâ Suresi 85. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.