![](https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2021/06/enbiya-suresi-89-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.jpg)
Enbiyâ Suresi 89. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Enbiyâ Suresi 89. ayeti ne anlatıyor? Enbiyâ Suresi 89. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Enbiyâ Suresi 89. Ayetinin Arapçası:
وَزَكَرِيَّٓا اِذْ نَادٰى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْن۪ي فَرْدًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْوَارِث۪ينَۚ
Enbiyâ Suresi 89. Ayetinin Meali (Anlamı):
Zekeriya’yı da hatırla. Hani o Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma, yapayalnız bırakma; bana bir evlat lutfet. Vârislerin en hayırlısı sensin!” diye yalvarmıştı.
Enbiyâ Suresi 89. Ayetinin Tefsiri:
Hz.
Zekeriya, iyice yaşlanıp saçı başı ağarınca, akrabalarının manevî durumlarını
da beğenmediğinden, Cenâb-ı Hak’tan kendisine yoldaş olacak, din ve dünya
işlerinde kendisine yardım edecek, öldüğünde de yerine geçecek bir oğul ihsan
etmesini istemişti. (bk. Âl-i İmrân
3/37-41; Meryem 19/1-11) Fakat burada o, yine Mevlâsı’nın iradesine
teslim olup işi ona havale ederek: “Vârislerin en hayırlısı sensin!”
(Enbiyâ 21/89) demiştir. Yani her şeyin fani olduğunu, kendisine bir evlat
bağışlasa da onun da bir gün öleceğini ve neticede her şeyin Allah’a
kalacağını, dolayısıyla vârisi olacak birini kendine lütfetmese de Rabbinin
kendine kafî geleceğini ifade etmek istemiştir. Allah Teâlâ ise yaşlı olmasına
rağmen hanımını doğuma elverişli hale getirmiş ve ona Yahyâ (a.s.)’ı lütfetmiştir.
Burada, umûmi mânada sûrede ismi yâd edilen
peygamberlerin, husûsi mânada da Zekeriyâ (a.s.)’ın aile efradının üç mühim
kulluk husûsiyetlerine dikkat çekilir:
› Onlar hayırlı
işlerde yarışırlardı. Allah’a taat bu hayırlı işlerin başında gelir. Onlarda
Allah’ın emirlerine itaat, yasaklarından kaçınma ve insanların hayrına olan
işleri yapma hususunda pek büyük bir arzu ve iştiyak vardı.
Nitekim
Mâruf-ı Kerhî (k.s.), Hak dostu âriflerin iç âlemlerinin temizliği ve
amellerinin güzelliğini şöyle anlatır:
“Âriflerin
kalbinde dünya sevgisi yoktur. Öyle bir sevgi kalsaydı onlar hayır işleri
yapmaya güç yetiremezlerdi. Hakka taat kılamazlardı. Onların kalbinde zerre
kadar dünya sevgisi olsaydı, tek secdeleri dahî sıhhatli olmazdı.” (Velîler
Ansiklopedisi, I, 236)
› Rahmet,
mağfiret ve cennetini umarak; azabından ve gazabından korkarak, ümitle korku
dengesi içinde Allah’a devamlı dua ve niyâz halinde idiler.
› Cenâb-ı
Hakk’a karşı büyük bir huşû, korku ve saygı içinde bulunuyorlardı. Huşû, kalpte
iyice kökleşmiş korku demektir. Huşû duyan kişi, günahtan korktuğu için,
yaptığı işlere, her türlü hal ve hareketlerine dikkat eder.
Bu
vasıflara sahip örnek bir kadın olarak da Hz. Meryem’den bahsediliyor:
Enbiyâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Enbiyâ Suresi 89. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR