Endonezya’da Sığınmacıların Ramazan’ı Zorlu Geçiyor

Endonezya’ya Afganistan, Somali ve Sudan’dan gelen sığınmacılar, Ramazan ayını zor şartlarda geçiriyor.

Yeni bir yaşam umuduyla Afganistan, Somali ve Sudan’dan Endonezya’ya gelen Müslüman sığınmacılar, Ramazan ayını zorlu koşullarda geçiriyor.

Ailelerine daha iyi bir hayat sunmak amacıyla Afganistan, Somali ve Sudan’dan Endonezya’ya göç eden sığınmacılar, Tangerang şehrindeki göçmen ofisi önünde aileleriyle kurdukları küçük derme çatma çadırlarda Ramazan ayını güçlükle geçiriyor.

Hijyen ve sağlık koşullarının oldukça kötü olduğu çadırda kalan sığınmacılar, Ramazan ayında özellikle iftar ve sahur vakti herhangi bir gıda yardımı umuduyla yolları gözlüyor.

Zorlu yaşam koşulları nedeniyle Afganistan’ın Vardak vilayetinden anne, baba ve iki kardeşiyle Endonezya’ya sığındığını söyleyen 21 yaşındaki Ali Rıza, “Ramazan ayında oruçlarımızı tutmakta zorlanıyoruz. Düzenli olarak yardım alamıyoruz. Bazen iki gün iftar ve sahur için yemek ve suyumuzun olmadığı oluyor. Yol kenarına kurduğumuz kötü durumdaki çadırlarda yağmur, sıcak hava ve yoğun egzoz dumanına maruz kalıyoruz, bu durum hem sağlığımızı hem de oruç tutarken bizi kötü etkiliyor.” dedi.

İFTAR VE SAHURLARINI SU VE EKMEKLE YAPIYORLAR

Çoğu zaman iftar ve sahur için su ve ekmek ile yetinmek zorunda kaldıklarını belirten Ali Rıza, “Duş alabilmek ve elbiselerimizi yıkayabilmek için otobüs terminaline gidiyoruz ancak para ödememiz gerekiyor. Maddi açıdan zorladığımız için sıklıkla temizlik ihtiyacımızı gideremiyoruz.” diye konuştu.

Üç yıldır Endonezya’da sığınmacı olarak bulunduğunu dile getiren Sudanlı Adem de “Gerçekten yardıma muhtacız ve herhangi bir yerden yardım bekliyoruz. Ramazan ayını zorlukla geçiriyoruz. Buradaki bazı insanların çadırları bile yok sokakta yaşıyor. Sığınmacıların çoğu Sudan, Afganistan, Somali ve Yemen gibi ülkelerden Müslümanlar. Özellikle Ramazan ayında iftar ve sahurlarımızı birçok açıdan zorlanarak geçiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Diğer yandan başka bir ülkeye göç edebilmek için Uluslararası Göç Örgütü’ne kayıt olabilmeyi bekleyen sığınmacılar, haklarında olumsuz bir durum oluşma ihtimali ya da göçmen kayıtlarının reddedileceği kaygısıyla da kendileriyle yapılan röportajlarda görüntü ve isim vermekten kaçınıyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) verilerine göre, 14 binden fazla sığınmacının bulunduğu Endonezya’da, sığınmacıların çalışması yasak.

Endonezya, BM’nin mültecilerle ilgili sözleşmesini imzalamadığı için bu ülkedeki sığınmacılar kamu haklarından da yararlanamıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.