Enfâl Suresi 33. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Enfâl Suresi 33. ayeti ne anlatıyor? Enfâl Suresi 33. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Enfâl Suresi 33. Ayetinin Arapçası:
وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَاَنْتَ ف۪يهِمْۜ وَمَا كَانَ اللّٰهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
Enfâl Suresi 33. Ayetinin Meali (Anlamı):
Halbuki Rasûlüm, sen onların arasında bulunduğun sürece Allah onlara azap edecek değildir. Bir de yaptıklarına pişmanlık duyup günahlarının bağışlanmasını diledikleri sürece de Allah onlara azap etmeyecektir.
Enfâl Suresi 33. Ayetinin Tefsiri:
Enes
b. Mâlik (r.a.)’ın haber verdiğine göre Ebu Cehil: “Allahım, eğer Muhammed ve
getirdiği Kur’an senin gönderdiğin bir gerçek ise gökten başımıza
taş yağdır veya bizi elîm bir azâba uğrat”
dedi. Bunun üzerine: Rasûlüm, sen onların arasında bulunduğun sürece Allah
onlara azap edecek değildir…” (Enfâl 8/33) âyetleri nâzil oldu.
(Buhârî, Tefsir 8/3; Müslim, Münâfikîn, 37)
33.
âyet, müşriklerin ve diğer günahkar toplumların toplu helakten, ilâhî azap ve
intikam tecellilerinden uzak kalabilmelerinin iki mühim sebebi üzerinde durur:
› Âlemlere
rahmet olarak gönderilen Allah Resûlü (s.a.s.)’in Mekke’de aralarında bulunuyor
olması. Habibi hürmetine Allah onlara mühlet vermekte ve azap taleplerini hemen
yerine getirmemektedir. İbn Abbas (r.a.): “Allah Teâlâ’nın, hiçbir bölge
halkını, peygamberleri oradan çıkıp, emrolundukları yere ulaşmadıkça azaba
uğratmadığını” söyler. (Kurtubî, el-Câmi‘, VII, 399)
Âyette
Peygamber (s.a.s.)’e tâzim ve hürmet göstermeye teşvik vardır. Zira Allah onu
âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Rahmet ile azab birbirine zıttır; iki zıt
ise bir arada bulunmaz. Allah Resûlü (s.a.s.) yaşadığı müddetçe en büyük emân
olduğu gibi, sünneti yaşandığı müddetçe de yine en büyük emân olarak devam
edecektir. Bu âyet, Efendimiz’in Allah yanındaki şeref ve kıymetini haber veren
açık bir delildir. Çünkü onu kullarının güvende olmasına ve azabın inmemesine
vesile kılmıştır. Burada, aynı zamanda, salah ve takvâ sahibi kimselere yakın
olan toplumlardan Allah Teâlâ’nın azabı kaldıracağına dair bir işaret görmek
mümkündür.
› Hepsi
tevbekâr olup istiğfar etmeleri veya aralarında Allah’a istiğfar eden ve edecek
olan kimselerin bulunması. İyiler içinden kötüler ortaya çıkıp zulümde aşırı
gitmeye başladıkları ve buna engel olunmadığı zaman, bu sebeple meydana gelecek
fitnenin zararı iyilere de dokunduğu gibi, kötüler içinde fevkalade iyiler
zuhur etmeye başladığı zamanlarda az da olsa o iyilerin hürmetine, kötülerin
hak ettikleri ceza tamamen affa veya en azından tehire uğrayabilir. Çünkü
kötüler azabı celbettiği gibi iyiler de rahmeti celbeder.
Hz.
Ali: “Yeryüzünde iki emân vardı. Biri gitti, diğeri kaldı. Giden Resûlullah
(s.a.v.), kalan ise istiğfardır”
buyurduktan sonra bu âyeti okumuştur.
Sonsuz
merhamet sahibi olan Rabbimiz, kullarını azaptan korumak için bir takım
vesileler var eder. Ama insanlar bu vesileleri değerlendirmezlerse, kendi
elleriyle kendilerini azaba müstahak hâle getirirler:
Enfâl Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Enfâl Suresi 33. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...