Enfâl Suresi 68. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Enfâl Suresi 68. ayeti ne anlatıyor? Enfâl Suresi 68. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Enfâl Suresi 68. Ayetinin Arapçası:
لَوْلَا كِتَابٌ مِنَ اللّٰهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ ف۪يمَٓا اَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ
Enfâl Suresi 68. Ayetinin Meali (Anlamı):
Eğer affedileceğinize dair önceden Allah tarafından verilmiş bir hüküm olmasaydı, esirlere bedel olarak aldığınız fidyeden dolayı elbette size büyük bir azap dokunacaktı.
Enfâl Suresi 68. Ayetinin Tefsiri:
Bedir
savaşı müslümanların zaferiyle neticelenmiş, yetmiş kadar müşrik öldürülmüş,
yetmiş kadarı da esir alınmıştı. Allah Resûlü (s.a.s.) esirlere yapılacak
muamele hususunda ashâbıyla istişare etti. Hz. Ebûbekir: “Bunlar amca ve
akraba çocuklarıdır, onlardan fidye almanı uygun görüyorum. Böylece fidye
kâfirlere karşı bize güç olur, belki Allah’ın hidâyetiyle ileride müslüman da
olurlar” dedi. Hz. Ömer ise: “Ben Ebûbekir gibi düşünmüyorum. Bana göre,
kellelerini uçurmamız için bize izin vermelisin; Ali, Akil’in, ben de filan
yakınımın kafasını keselim, çünkü bunlar kâfirlerin öncüleri ve ileri gelenleridir”
dedi. Hz. Ömer hâdisenin bundan sonrasını şöyle anlatır: “Resûlullah, benim
değil de Ebûbekir’in görüşünü tercih etti. Ertesi gün yanlarına geldiğimde
ikisini de oturmuş ağlar halde buldum. Niçin ağladıklarını sorduğumda Allah
Resûlü (s.a.s.): «Arkadaşlarının, fidye alarak başıma getirdikleri
yüzünden!'» dedi ve yakındaki bir ağacı göstererek: “Cezayı kendilerine
şu ağaç kadar yaklaşmış gördüm” buyurdu. (Müslim, Cihâd 58)
Alınan
esirlerin, fidye karşılığı serbest bırakılmaksızın tümüyle öldürülmesi hükmü,
sadece Bedir savaşıyla alakalıdır. Çünkü o zaman müslümanlar sayıca az idiler
ve Allah’ın hususi yardımlarıyla zafer elde etmişlerdi. Henüz düşman ordusu
üzerinde tam bir hâkimiyet kurulamamıştı. İslâm’ın güç ve kuvveti bütün
satvetiyle ağır basmış değildi. Dolayısıyla esirleri serbest bıraktıkları
takdirde bunların ileride dönüp tekrar başlarına bela olma ihtimali yüksekti.
Nitekim Uhud harbinde yaşanan sıkıntılarda Bedir’deki esirlerin serbest
bırakılmasının tesirini yok saymak mümkün değildir. Ancak müslümanlar sayı ve
kuvvet bakımından artınca, Allah Teâlâ, bundan sonraki esirlere yapılacak
muamele hakkında şöyle buyurmuştur:
“Ey mü’minler, kâfirlerle savaşta karşılaştığınız zaman hemen
boyunlarını vurun. Onlara karşı kesin bir üstünlük elde edince onları esir alın
ve aldığınız esirleri sımsıkı bağlayın. Sonra o esirleri ya lütfedip
karşılıksız salar veya fidye alarak serbest bırakırsınız. Savaş sona erip
silahlar bırakılıncaya kadar gevşemeden böyle yapın…” (Muhammed
47/4)
68.
âyetteki “önceden Allah tarafından verilmiş bir hüküm”den maksat şu
ihtimaller olabilir:
Ganimetlerin helâl kılınacağına dair geçmiş hüküm. Çünkü
ganimetler bizden öncekilere haram kılınmıştı. (bk. Tirmizî, Tefsir 8/7) Fakat
Bedir gününde, savaşa katılanlar ganimet toplamakta acele davrandılar. Bunun
için ikaz edildiler. Sonra bu husustaki ilâhî hüküm beyân olunarak
ganimetlerden helâl ve temiz olarak yemelerine müsaade edildi.
Yüce Allah’ın, Bedir savaşına katılanların geçmiş ve gelecek
günahlarını bağışlamış olması.
Allah Teâlâ’ın, Hz. Muhammed (s.a.s.) aralarında bulunduğu sürece
onlara azap etmeyeceği hükmü. (bk. Enfâl 8/33)
Kasıtlı olarak işlemediği müddetçe bir kimsenin bilmeksizin
işlediği bir günah dolayısıyla azaba uğramaması.
Yüce Allah’ın, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde küçük
günahları sileceğine dair hükmüdür.
Ganimetlerin
helâl kılınma hükmü tercih edilmekle beraber bu ihtimallerin hepsi ayetin mânasına
uygun düşmektedir.
Bedir
savaşı sonrası alınan esirlere nasıl davranılacağına gelince:
Enfâl Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Enfâl Suresi 68. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...