Enfal Suresinin 10. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Enfal suresinin 10. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Yardımın Allah’tan olduğunu bildiren âyet; Enfal suresinin 10. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

وَمَا جَعَلَهُ اللّٰهُ اِلَّا بُشْرٰى وَلِتَطْمَئِنَّ بِه۪ قُلُوبُكُمْۚ وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ۟

Yardım ancak Allah tarafındandır. (Enfâl, 8/10)

ZAFER, ANCAK ALLAH’IN YARDIMIYLADIR

Bilgi:

Bedir Savaşı’nda, müşrikler karşısında sayıca yetersiz olan Müslümanların, galip gelebilmek için ilahî yardıma ve morale ihtiyaçları vardı. Savaş öncesi Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve müminler, Allah’a sığınıp O’ndan yardım dilediler. Sonunda Allah’ın vaadi ve Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in duası gerçekleşmiş, binlerce melek yardıma gelerek bizzat düşmanla savaşmışlardı. Allah’ın zafer vaadinin, hem Müslümanların gayretleri, hem de meleklerin katkılarıyla gerçekleşmesinin hikmeti; zaferin müjdesi olsun ve bu sayede kalpler tatmin olsun ayrıca sonuç hakkında güven oluşsun diyedir.

Mesaj:

  1. Tüm işlerimizde önce üzerimize düşeni yapar, sonra da Allah’tan yardım dileriz.
  2. Allah’ın yardımı geldiğinde başarı ve zafer kesindir.
  3. Mümin, başardığında başarıyı kendinden bilmez. Bunun Allah'ın yardımıyla olduğunu bilir, gurur ve kibre kapılmaz.

Kelime Dağarcığı:

Nasr: Yardım, zafer.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Siz o demde Rabbinize dua edip yardım istiyordunuz. O da: “Birbiri ardından gelecek bin melekle size yardım edeceğim” diyerek duanızı kabul etmişti.
  2. Allah, sadece kazanacağınız zafere bir müjde olsun ve o sayede bütün endişeleriniz silinip kalpleriniz huzura ersin diye sizi meleklerle destekledi. Yoksa yardım ve zafer ancak Allah tarafındandır. Şüphesiz ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü sağlam ve hikmetli olandır.

Âyetlerin iniş sebebi şöyledir:

Bedir günü Resûlullah (s.a.s.) müşriklere baktı; onlar bin kişiydiler, ashâbı ise üçyüz on küsür kişiden ibaretti. Bunun üzerine kıbleye döndü, ellerini yukarı kaldırdı ve Rabbine şöyle dua etmeye başladı:

“Rabbim! Bana olan va‘dini yerine getir. Rabbim, bana va‘dettiğini ver. Rabbim, bu küçücük müslüman topluluğu helâk olursa yeryüzünde sana ibâdet eden hiç kimse kalmayacak!”

Ellerini göğe uzatmış, kıbleye dönmüş halde o kadar dua etti ki ridâsı omuzlarından düştü. O sırada Ebubekir (r.a.) yanına geldi, ridâsını aldı, omuzlarına koydu, onu kucakladı ve:

“Ey Allah’ın Rasûlü! Anam babam sana feda olsun! Rabbine niyâzın, yakarman artık yeter. Hiç şüphen olmasın, O sana vâdini mutlaka yerine getirecektir” dedi ve bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerîmeleri indirdi. (Tirmizî, Tefsir 8, 3/3081; Müslim, Cihâd 58; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 30)

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com