Erkeğin Ailedeki Sorumlulukları Nelerdir?

Erkeğin ailedeki sorumlulukları nelerdir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, erkeğin ailedeki mesuliyetlerini maddeler halinde açıklıyor.

ERKEĞİN ÂİLEDEKİ 20 SORUMLULUĞU

Âile saâdetinin rûhânî ve sağlam temeller üzerine oturması sâlih bir babanın idâresine dayanır.

  1. Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kendisiyle evlenilecek bir hanımın vasıfları ve tercih sebebi hususunda şöyle buyuruyor:

“Kadın dört şey, yani malı, güzelliği, soy-sopu ve dindeki kemâli için nikâhlanır. Siz dindar olanını tercih ediniz ki, elleriniz hayır görsün!..” (Buhârî, Nikâh, VI. 123; Müslim, Radâ, 53)

Dindar ve güzel ahlâklı, sâliha bir hanım, saâdetin birinci sebebidir.

  1. Erkek, hanım ve çocuklarına dünya ve âhiret saâdetlerini temin edecek bir eğitim vermeye, yani dînî bakımdan olgunlaştırmaya gayret edecek.

En merhametli anne ve babalar, yavrularına asıl istikbal olan âhiret istikbalini temin edenlerdir.

Zeyd bin Eslem radıyallahu anh şöyle der:

“Ey îmân edenler! Kendinizi ve çoluk-çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan Cehennem ateşinden koruyunuz!..” (et-Tahrîm, 6) âyet-i kerîmesi nâzil olduğunda ashâb-ı kirâm:

“–Yâ Rasûlâllah! Kendimizi koruyabiliriz, ya ehlimizi nasıl koruyacağız?” diye sordular. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şu cevâbı verdi:

“–Onlara Allâh’a kul olmayı, tâat ve ibadeti emredersiniz. Allâh’a isyân etmekten ve günah işlemekten de nehyedersiniz, işte bu onları korumak demektir.”(Âlûsî, XXVIII, 156)

İbrahim aleyhisselam bir duâsında Cenâb-ı Hak’tan şu niyazlarda bulunmuştur:

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et! Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim, 40-41)

  1. Baba camiye gidemediği zamanlarda evde cemaatle namaz kıldırmalı, âilesi ve çocukları da ona uymalıdır.
  2. Dînî eğitim, muhabbetle tevzî edilmeli. Çünkü muhabbet, âilemizin ve yavrularımızın gönüllerinde dînî hassasiyetlerin oluşmasında kullanılacak yegâne sermayemizdir.

Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in evlâtlarını ve torunlarını en güzel bir sûrette yetiştirmesi, bunun en mükemmel bir misalidir.

  1. Peygamberler dünya malı olarak bir miras bırakmazlar. Onların mirasları, arkasından yetiştirdikleri nesildir. Onlar, karakter ve şahsiyet mirası bırakmışlardır. Hayırlı bir baba da âilesine evvela örnek bir karakter ve şahsiyet miras bırakacak.
  2. Erkek, âilesini her türlü kötülüklerden koruyacak. Bu mânâda âilenin dînî değerlerini ve ahlâkî güzelliklerini bozacak ziyaret, seyahat, ihtilât ve görüşmelerden korumalı, seviyesiz kitap, gazete, televizyon ve internetin yanlış yayınlarından uzak tutmalıdır.

Hülasa, âileyi içeriden ve dışarıdan korumak vazifesi erkeğe aittir.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyorlar:

“Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlarınızdır.” (Tirmizî, Radâ, 11)

En büyük hayır da âileyi bütün şerlerden muhafaza etmektir.

  1. Baba verdiği sözde duracak. Eğer sözünde duramazsa, âiledeki otorite ve sevgisi azalır.
  2. Âilenin maddî ve mânevî ihtiyaçlarını karşılamak mecburiyetindedir. Gücünün yetmediği yerde eksik kalan tarafı izah etmelidir.
  3. Yenilen lokma, helâl ise kişiyi hayra, haram ise şerre yönlendirir. Bu bakımdan âiledeki saâdet temellerinden biri de helâl lokmadır. Erkek dâimâ helâl kazancın peşinde koşacak.

Ayrıca zaruret ve ihtiyaç yokken dışarıdan yemek almamaya itina edilmelidir.

Dışarıdan gelen yemek, çok güvenilir bile olsa, şurası unutulmamalı:

Türkçemizde, eve «ocak» denir. Ev, bir aşın pişirildiği ve birlikte huzurla yendiği mekândır. O sofranın evde hazırlanmasında; ülfet, hizmet, tevâzu, kanaat, iktisat ve bereket gibi sırlar tecellî eder.

Sık sık dışarıdan siparişle beslenerek, âdeta evlerin «ocağını söndürmek», hayra alâmet değildir.

  1. Erkek gayretli olmalı ve âilenin meşru ihtiyaçlarını karşılamak için samimiyetle çalışmalıdır.
  2. Koca, hanımına söz verdiği mehrini eksiksiz ve cömertçe vermelidir.
  3. Erkek, her şeyiyle evine bağlı olmalıdır. Hayat yolculuğunda iş, ev ve cami üçgeninin dışına taşmamalıdır.
  4. Evde çocuklarının bakımıyla ilgilenen âilesine karşı gönül alıcı sözlerle sohbet etmelidir. Bu sohbette, hanımına ve çocuklarına karşı güler yüzlü, tatlı dilli olmalı, nâzik ve şefkatli davranmalıdır. Asla asık suratlı, kaba, küfürbaz, kırıcı ve acımasız olmamalıdır.
  5. Kendisinin yaşadığı şahsî problemleri mümkün mertebe âilesine aktarmamalıdır. Kendi içerisinde çözüme kavuşturmalıdır.
  6. Erkek eve girince güler yüzle selam vermeli, ev halkının hâl ve hatırını sormalıdır.
  7. Erkek, evin sevincine ortak olduğu gibi üzüntüsüne ve kederine de ortak olmalıdır. Zaman zaman gönüllere çöken hüzün bulutlarını tebessüm güneşiyle dağıtmalıdır. Böylelikle eşinin gerçek dostu olduğunu ispat etmelidir.
  8. Çocukların terbiyesi yedi yaşına kadar daha ziyade anneye aittir. Baba da anneye yardımcı olmalıdır.
  9. Erkek, dînî kusurlarda hanımına tâviz vermemeli, dînî kusurların dışında kalan hatalarını ise yumuşak bir üslûpla ikaz edip, eşinin hatalarını telâfi etmesini bilmelidir.
  10. Eşinin kötü huylarını, huysuz hareketlerini gören bir erkek, “ben kendimi ıslah eder ve kusurlarımı düzeltirsem, eşim de huysuzluklarını bırakır ve kendini düzeltir” inancıyla hareket etmelidir.
  11. İnsan, ihsâna mağluptur. Bu sebeple bir erkek, eşinden gördüğü menfî hareketlere sabrederek ona olan alâkayı artırmalıdır. Böylece hanımının, kötü huyundan pişmanlık duyarak düzelmesini temin etmeye gayret göstermelidir.

İslam ve İhsan

AİLE BİREYLERİNİN SORUMLULUKLARI

Aile Bireylerinin Sorumlulukları

İSLAM’DA KOCANIN HAK VE SORUMLULUKLARI

İslam’da Kocanın Hak ve Sorumlulukları

AİLE İLE İLGİLİ 40 HADİS

Aile ile İlgili 40 Hadis

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.