Ertuğrul Bey Kimdir?

TARİHİMİZ

Ertuğrul Gazi, Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gâzi'nin babasıdır. Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan olan Süleyman Şah'ın oğludur. 1198 yılında doğduğunu bilinen Ertuğrul Bey 1281 yılında Söğüt'te vefat etti.

Cengiz’in İslâm memleketini talan ettiği sırada babası Süleyman Şâh, Selçuklu topraklarına yerleşmek üzere kabîlesiyle berâber ülkesini terk ederek, Oğuzların yoğun olduğu Ard havzasına gelmişti. 1220′lerde Horasan’ın kuzey sınırına, oradan Karakum Gölünün güneyine, oradan da Merv yoluyla Ahlat’a ulaşmıştı. Moğol ateşinin Doğu Anadolu’yu da sarması üzerine kabîlesine daha uygun bir yer arayan Süleyman Şah, Rakka civarında Ca’ber Kalesi yakınında Fırat Nehri'nden geçerken boğuldu.

ERTUĞRUL BEY, KARDEŞLERİNİN AKSİNE BATIYA DOĞRU İLERLEDİ

Babalarının vefâtından sonra, Ertuğrul Gâzi kabîleye reis seçildi. Ağabeyleri Sungur Tekin ve Gündoğdu, bazı kabîle mensuplarıyla berâber Ahlat’a geri döndüler. Ertuğrul Gâzi ise, kardeşi Dündâr Bey ile berâber batıya hareket etti.

Sivas yakınlarında konakladıkları sırada Selçuklu ordusu ile büyük bir Moğol birliğinin savaşına şâhid oldular. Selçukluların yenilmekte olduğunu görünce, yiğitlik ve mertlik esaslarına göre, kuvvetleriyle onların yardımına koşan Ertuğrul Gâzi, Selçuklu ordusunun gâlip gelmesini sağladı. Bunun üzerine Selçuklu Devletinin hükümdârı bulunan Sultan Alâeddîn, Ertuğrul Bey'e iltifât ederek hil’at gönderdi ve Ankara yakınındaki Karadağlar mıntıkasını ıktâ olarak verdi (1230).

Ertuğrul Bey, bir müddet burada kaldıktan sonra, oğlu Savcı Bey'i Konya’ya gönderince, Bursa ile Kütahya arasındaki Domaniç Dağları yaylak, Söğüt ile Karacaşehir kışlak olmak üzere kendilerine verildi. Bunun üzerine Ertuğrul Gâzî aşiretiyle berâber gelip, Söğüt ve Domaniç’e yerleşti. O civarlarda oturan Afşar (yâhut Alişar) ve Çavdar aşîretlerinin etrâfa verdikleri zararlara mâni oldu. Hıristiyan tekfûrlarla da iyi geçinmeye dikkat etti. Adâleti, halka olan iyi muâmele ve yardımları o kadar çoktu ki Hıristiyan tebaa bile kendisini sevip sayıyordu.

KARACAHİSAR'IN FETHİ

Ertuğrul Gâzinin günden güne kuvvetlenmesi Karacahisar tekfûrunu kendisine cephe almaya yöneltti. Bunun üzerine Ertuğrul Gâzi Konya’ya giderek Sultan Alâeddîn’i bu hisarın fethine teşvik etti ve berâberce gelerek Karacahisar’ı kuşattılar. Moğolların Konya Ereğlisi’ni kuşatması üzerine, Sultan Alâeddîn geri döndü. Ancak Ertuğrul Gâzi muhâsaraya devâm etti. Bir müddet sonra kaleyi fetheden Ertuğrul Gâzi, tekfûru ve diğer esirleri kardeşi Dündar Gâzi ile birlikte Konya’ya Sultan’a gönderdi.

TAHT KAVGALARINA KARIŞMADI

Ertuğrul Gâzi, Selçuklu Sultânı Alâeddîn’in vefâtına kadar altı sene etrâfın fethi ve İslâm'ın yayılması için bütün gayreti ile çalıştı. Sultânın vefâtından sonra, Selçuklu hükümdârları arasındaki taht ve taç kavgalarına karışmayarak Söğüt uç bölgesinde tekfûrlarla mücâdeleye devâm etti. 1281 yılında 92 veya 96 yaşındayken Söğüt’te vefât ederek oraya defnedildi.

İSLÂM'I SEVDİRDİ

Ertuğrul Gâzi, çevresinde bulunan beyliklerden devletlerin durumlarını ve siyâsî şartlarını gâyet iyi değerlendirirdi. Komşuları ile dâimâ iyi geçinerek aşîret ve tebaasını güçlü bir durumda huzûr ve râhat içinde yaşattı. Çok cömert olan Ertuğrul Gâzi, fakirlere, düşkünlere dâimâ yardım ederdi. Yarım asır adâletle idâre ettiği bölgede Hıristiyanlara da İslâm'ı sevdirdi.

KÜÇÜK OĞLU OSMAN BEY REİS OLDU

Ertuğrul Gâzinin ölümünden sonra, küçük oğlu Osmân Gâzi, kavim ve kabîlesinin reisi oldu. Osman Bey'in bağrından çıkarak denizleri, diyarları, kıtaları ve ülkeleri muhteşem dalları arasına alacak olan çınarın kökü toprağa yayılmaya başladı. Öyle ki bu çınarın gölgesi altında bütün insanlık, Asr-ı Saâdet'ten sonra, bir daha görüp hayâl edemediği bir şekilde tam altı asır yaşadı.