Esad Erbilî’nin (k.s.) Peygamberimiz İçin Yazdığı Şiir
Esad Erbilî Hazretleri’nin “Tecellâ-yı cemâlinden Habîbim nev-bahâr âteş!” mısrasıyla başlayan naat-ı şerifi…
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in firkat ateşiyle tutuşan ve vuslatının hasretiyle kavrulan gönüller, her şeye, içinde bulundukları yanıklık ile bakarlar. Nitekim Es‘ad Erbilî Hazretleri, bu yanışın harâreti ile şöyle demiştir:
ESAD ERBİLÎ HAZRETLERİ’NİN PEYGAMBERİMİZ İÇİN YAZDIĞI ŞİİR
Tecellâ-yı cemâlinden Habîbim nev-bahâr âteş!
Gül âteş, bülbül âteş, sümbül âteş, hâk ü hâr âteş!
“Habîbim, Sen’in güzelliğinin tecellî ederek ortaya çıkmasından (dolayı, Sana âşık olan) ilkbahar ateş, gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, toprak ve diken ateş!..”
Şuâ-yı âfitâbındır yakan bi’l-cümle uşşâkı;
Dil âteş, sîne âteş, hem dü çeşm-i eşk-bâr âteş!
“Bütün âşıkları yakan, (o mübârek yüzünün) Güneş (gibi parlak) nûrudur… (Bu sebeple) gönül ateş, kalp ateş, (aşkınla) ağlayan (şu) iki göz ateş!..”
Ne mümkün bunca âteşle şehîd-i ışkı gasletmek?
Cesed âteş, kefen âteş, hem âb-ı hoş-güvâr âteş!..
“Bu kadar ateşle aşk şehîdini yıkamak mümkün mü? Ceset ateş, kefen ateş, şehîdi yıkayacak tatlı su dahî ateş!..”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Muhabbetteki Sır, Erkam Yayınları