Eski Cami’ndeki Kâbe Taşı ve Örtüsüne Ramazan’da Yoğun İlgi

Edirne'de inanç turizminin önemli eserlerinden Eski Cami'de ziyarete açılan Kâbe taşı ve örtüsü Ramazan'da camiye ziyaretçi sayısını artırdı.

Edirne'deki Eski Cami'yi ziyaret edenlerin sayısı, sergilenen Kabe taşı ve örtüsü dolayısıyla Ramazan ayında arttı.

Edirne İl Müftüsü Ercan Aksu, Eski Cami'nin, Selimiye ve Üç Şerefeli Camiler ile inanç turizminin "altın üçgeni" olarak ifade edilen bölgeyi oluşturduğunu söyledi.

Eski Cami'nin Kabe taşının yanı sıra hat yazılarıyla da meşhur olduğunu anlatan Aksu, "Hemen mihrabın sağ tarafında Kabe taşı var, mihrabın sol tarafında Kabe kapısının örtüsü sergilenmektedir. Özellikle Kabe örtüsü sergilenmeye başladıktan sonra insanlarımız camiyi daha çok ziyaret etmeye başladı. Bu ziyaretçi sayısı Kadir Gecesi'nde doruğa ulaşacaktır." diye konuştu.

"BULGARİSTAN VE YUNANİSTAN'DAN GELEN ZİYARETÇİLERİMİZ DE ARTTI"

Eski Cami Uzman İmam Hatibi İsmail Şen ise yaklaşık 20 yıldır Eski Cami'de görev yaptığını belirtti.

Tarih ve kültür kenti Edirne'nin kutsal mekanlarıyla ön plana çıktığını ifade eden Şen, kentte Selimiye, Eski Cami ve Üç Şerefeli Camiler başta olmak üzere Türk-İslam tarihi açısından önemli yapıların bulunduğunu anlattı.

Kabe örtüsünün yaklaşık 5 ay önce Edirne Valisi Yunus Sezer'in katkısıyla Eski Cami'ye getirildiğini belirten Şen, şunları kaydetti:

"1988 yılında kullanılan ve Türkiye'ye getirilen saf ipekten Kabe kapı örtüsü 5 ay önce camimizde sergilenmeye başladı. Kabe örtüsünün camimize gelmesiyle sadece Türkiye'den değil, Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelen ziyaretçilerimiz de arttı. Oradaki vatandaşlarımızın hac ve umre yapması zor olduğundan dolayı Edirne'de camimizi ziyaret ediyor. Kabe örtüsü önünde 2 rekat namaz kılıp Rabb'ime dua ediyor. Oruçlarının, ibadetlerinin kabul olması için bu şekilde ziyaretlerine devam ediyorlar. Camiyi ziyaret edenler, Kabe taşına dokunma fırsatı da buluyor."

ESKİ CAMİ

Edirne'de 1403 yılında yapımına başlanan Eski Cami, Çelebi Sultan Mehmet zamanında 1414 yılında tamamlandı.

Mimar Sinan tarafından yapılan Türk-İslam sanatının en önemli eserlerinden Selimiye Camisi'nin karşısında yer alan cami, 1749 yılında yangından, 1752 yılında da Edirne depreminden zarar gördü. Cami I. Mahmut döneminde restore edildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.