Eşler Arasında Cinsel Temasın Yasak Olduğu Durumlar

Eşler arasında cinsel temasın yasak olduğu durumlar nelerdir?

İslâm homoseksüelliği yasakladığı gibi, kocanın eşine ayhali veya loğusalık süresince de cinsel birleşmesini yasaklamıştır. Bunun nedeni, eşlerin cinsel sağlığını korumak ve neslin devamını sağlamaktır.

Homoseksüelliğe, Hz. Lût Peygamberin kavmi arasında yaygın olarak görüldüğü için, onun adına izafetle “livata” denilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Lût’un bu konuda kavmi ile mücadelesi ve sonunda kavminin nasıl helâk edildiği açıklanır.[1]

EŞLER ARASINDA CİNSEL İLİŞKİNİN SINIRLARI

Hz. Peygamber’den, eşine arkadan yaklaşanı kınayan ve lânetleyen çeşitli hadisler nakledilmiştir. Bir kaçını zikredeceğiz. “Allah, eşiyle arkadan ilişkide bulunan kimsenin yüzüne bakmaz.”[2] “Şüphesiz Allah, doğruyu açıklamaktan çekinmez. Karılarınıza arkadan yaklaşma­yınız.”[3]

“Eşiyle, ayhalinde iken veya arkadan ilişkide bulunan yahut gelecekten haber veren kâhine inanan kimse, Muhammed’e indirileni inkâr etmiş olur.”[4] “Eşine arkasından temas eden kimse lanetlenmiştir.”[5]

Hayızlı kadınla cinsel temas haram kılınmıştır. Âyette; “Aybaşı günlerinde kadınlarınızdan ayrı durun.” (el-Bakara, 2/222) buyurulur. Allâh’ın elçisi, ay halindeki eşi ile temas eden kimsenin, bu temas ilk günlerde olmuşsa bir dinar (yaklaşık 4 gr. 22 ayar altın), sonuna doğru olmuşsa yarım dinar altın parayı tasadduk etmesini bildirmiştir. Bu ceza hadiste şöyle belirlenir: “Bir kimse hayızlı eşiyle cinsel temasta bulunursa, eğer kan kırmızı renkte ise bir dinar, sarı renkte ise yarım dinar tasadduk etsin.”[6]

Eşiyle sapık ilişkiye giren kimseye had cezası değil, İslâm devleti’nin koyacağı uygun bir ceza (ta’zîr) uygulanır. Hanbelilere göre sapık ilişkiye giren eşlerin arası ayrılır.

Dipnotlar:

[1]. bk. A’râf, 7/80, 81; Şuarâ, 26/160-167; Ankebût, 29/29. [2]. İbn Mâce, Nikâh, 29; İbn Hanbel, II, 244. [3]. Tirmizî, Radâ, 12, 90; Dârîmî, Nikâh, 30; Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VI, 200. [4]. Tirmizî, Tahâre, 102, Radâ, 12; İbn Mâce, Nikâh, 29; Dârîmî, Vudû’, 114; İbn Hanbel, I, 86, VI, 205. [5]. Ebû Dâvûd, Nikâh, 45. [6]. Tirmizî, Tahâre, 102.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA KADININ ŞAHSİ HAK VE SORUMLULUKLARI

İslam’da Kadının Şahsi Hak ve Sorumlulukları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.