Eşler Arasında Denklik İçin Aranan Altı Nitelik

Aile Meseleleri

Evlenecek çiftler arasında denklik için aranan altı nitelik vardır.

Eşler arasında denklik için aranan altı nitelik:

1) Dindarlık: Dini ilkelere bağlı olmayan ve ahlâk bakımından düşkün olan fâsık kişiler, iffetli ve faziletli bir kadına denk sayılmaz. Böyle bir kadın velisinden izinsiz, dindar olmayan fâsık bir erkekle evlense, velisinin bu evliliği feshettirme hakkı bulunur. Çünkü kocanın fâsık oluşu bir İslâm toplumunda utanılacak şeydir. İmam Muhammed’e göre dindarlık ve takvâ sahibi olma âhiretle ilgili olup, denklikte dikkate alınmaz. Ebû Yûsuf ise gizli işlenen günahın denkliği etkilemeyeceğini söylemiştir.[1]

2) İslâm: Burada denklikten maksat, kocanın Müslüman olması değildir. Kadına göre kocanın Müslüman oluşu evliliğin sıhhat şartıdır. Müslüman olmada denklik kocanın babası veya büyük babası bakımından aranır. Meselâ; aile içinde baba ve dede tarafı gayri müslim veya ateist olan bir erkek, baba ve dedesi Müslüman olan bir kıza denk sayılmaz. Bu yüzden izinsiz yapılan böyle bir evliliği velinin feshetme hakkı doğar. Nitekim, kendisine dilediği kızla evlendirme yetkisi verilen vekil, müvekkilini Yahudi veya Hristiyan bir kızla evlendirse, denklik bulunmadığı için bu evliliği fesih hakkı doğar. Çünkü özel yetki verilmedikçe vekâlet kefâetle sınırlıdır.[2]

3) Hürriyet: Çoğunluğa göre köle, hür olana denk değildir.[3]

4) Nesep: Bu konudaki denklik Araplar arasında geçerli sayılmıştır.

Ancak Hz. Peygamber ve sahabenin uygulamasında gerek Arapların kendi arasında ve gerekse yabancılarla evlenmesinde serbest hareket ettikleri görülür. Kureyş’in kendi arasında, diğer Arapların da kendi aralarında denk oldukları öne sürülmüşse de bunun aksini gösteren sahabe evlilikleri vardır. Nitekim Hz. Peygamber iki kızını Hz. Osman’la, Ebû’l-Âs bin Rabî’i ise Zeyneb’le evlendirmişti. Yine Hz. Ali, kızı Ümmü Gülsûm’ü Hz. Ömer’le; Hz. Peygamber, halasının kızı Zeyneb’i Zeyd b. Hârise ile evlendirdi. Zeyd azatlı bir köle olup, Zeyneb’e denk olmadığı açıktır.[4]

5) Mal: Eşlerin mal ve servet sahibi olması da evlilikte önemli bir unsurdur. Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre malda denklik servetin bütününü kapsar. Erkeğin mehir ve nafaka dışında, evleneceği kadının servetine denk bir mal varlığına sahip olması gerekir. Aksi halde veli, izinsiz akdedilen nikâhı feshettirme hakkına sahip olur.

Ebû Yûsuf’a göre, mehir ve nafakayı sağlayabilen bir erkek, daha fazla mala sahip olan zengin bir kadına denk sayılır. Fetva’ya esas olan bu görüştür. Diğer yandan yalnız nafakayı sağlayabilen, makam ve mevki sahibi kişilerin de mehir borcunu zenginlik zamanında ödemek üzere geri bırakarak, zengin bir kadınla evlenmelerinde de denkliğin varlığı kabul edilmiştir.[5]

6) Meslek: Evlenecek erkekle kadının velilerinin iş ve meslekleri arasında bir denkliğin bulunması gerekir. Mesleklerin toplum içindeki yer ve şerefi devirlere göre değişebildiği için hangi mesleğin hangisine denk sayıldığını belirlemek güçtür. Bu yüzden örf-âdet ve toplumun değer yargıları dikkate alınarak, problem çözümlenir. Meslekte denklik Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’in görüşü olup, bu konuda Ebû Hanîfe’den iki görüş nakledilmiştir. Açık olan görüşüne göre meslekte denklik aranmama­lıdır.[6]

Evlilikte denkliğin sınırlarının geniş tutulması, Hanefî mezhebinde akıllı ve ergen kadının velisinden izin almaksızın evlenme hürriyetinin bulunması ile yakından ilgilidir. Kadın veliden izin almaksızın evlenince, her ne kadar şahitlerin yanında irade beyanında bulunmuşsa da aldatılma ya da korku veya kaçırılma yoluyla böyle bir evliliğe rıza göstermiş olması muhtemeldir. İşte veliden habersiz akdedilen böyle bir nikâhta, koca kadından, yukarıda belirttiğimiz denklik maddelerinde daha üstün durumda ise kadın dengi ile evlenmiş olduğu için nikâh kesinleşir ve velisinin kızını geri alma hakkı bulunmaz. Ancak kocada altı denklik maddesinden herhangi birisi eksik bulunursa kızın velisi bu eksikliği öne sürerek nikâhı feshettirebilir.

Bu duruma göre denklik, temelde kadını korumak için öngörülen bir denge yoludur.

Kadının hamileliği ortaya çıkmışsa artık veli fesih hakkını kullanamaz.

Diğer yandan kadın emsal mehirden az bir mehirle evlenmişse veli, bu nedenle de evliliği feshettirebilir. Ebû Hanîfe’ye göre mehir eksikse kocadan, önce bunu tamamlaması istenir. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise eksik mehirden ötürü velinin evliliği feshettirme hakkı bulunmaz. Çünkü mehrin on dirhemden fazlası kadının hakkı olduğundan, bunun üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilir.[7]

Dipnotlar:

[1] Kâsânî, age, II, 320; İbnü’l-Hûmâm, age, II, 420 vd. [2] el-Fetâva’l-Hâniye maa’l-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, 349. [3] Kâsânî age, II, 319. [4] bk. Zühaylî age, VII, 244 vd. [5] Kâsânî, age, II, 319-320; İbnü’l-Hümâm, age, II, 222 vd. [6] Kâsânî, age, II, 320; Bilmen, age, II, 67. [7] bk. Serahsî, el-Mebsut, V, 22, 30; Kâsânî, age, II, 317, 321; İbnü’l-Hûmâm, age, II, 417, 422; Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 259 vd.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları