Evham Ne Demek?
Evhâm (vehm’in cem’i): Vehimler, kuşkular, endîşeler, kuruntular.
EVHAM KELİMESİNE ÖRNEKLER
Kâinât ve Kur’ân sâhifelerini okuyabilenler; idrâk, kalb tasfiyesi, nefis tezkiyesi nisbetinde feyizlenerek Allâhu Teâlâ’nın zâhirde ve iç âlemdeki tecellîleri ile nûrânîleşirler.
Maalesef, zaman zaman gâfil beşeriyyet; peygamberlerle başlatılan nûrânî devri türlü cehâlet, menfaat ve karanlık felsefelerle karartarak, ilâhî hakîkatlerden mahrum kalmıştır. Makam, mevkî ve servet gibi gel-geç fânî imkânları putlaştırarak Allâh’ın nûrundan uzak kalma netîcesinde zihinleri evhâm ve hayâlât yığınları hâline dönüşmüştür.
*****
İslâm dîni, geçmiş asırlardan beri süregelen bâtılları, evhâm ve efsâneleri yıkmış, her türlü dalâlet ve karanlık telkînleri merdûd kılmış, yalnız hak, hakîkat, ahlâk, huzûr, fazîlet ve adâleti tervîc ve teblîğ ile insanlığı selâmet ve seâdet iklîmine hazırlamış, fikir ve vicdanların1 aradığı gerçeklere nâil eylemiştir.
*****
Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri yoktan var eden kâinatın hâlıkı Allâh Teâlâ’yı kâmil mânâda idrâke insanın aklı kâfî gelmez ve âciz kalır. Bu itibarla Cenâb-ı Hakk’ı zâtı itibarıyla düşünüp tefekkür etmeye kalkışmak, birtakım hayaller ve evhamlardan öte bir şey kazandırmaz ve sâlim inancı zedeler. Nitekim Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- de bundan menetmişlerdir:
“Allâh’ın nîmetlerini (yarattıklarını, kudret ve azametini) düşünün! (Ancak) Allâh hakkında (yâni O’nu zâtı itibarıyla) düşünmeye kalkmayın! (Zîrâ hiçbir varlık buna muktedir değildir.)” (Kitâbü’l-Erbaîn, c. I, s. 90)
*****
İnsan, muazzam ilâhî bilgiler ve lâhûtî hakîkatlerle techîz ve tezyîn edilmiştir. Onun varlık hamuru, dînî neş’elerle yoğrulmuştur. Bundan dolayı Allâh îtikâdı, beşeriyetle başlamıştır ve kâhir ekseriyetle akıp gidecek, kıyamete kadar devam edecektir. Tevhîd akışları durmayacak ve bir ebediyyet mecrâı takip edecektir. Ancak ateistlik (dinsizlik) musîbeti ise, aklî ve hissî muvâzenesi şehvet ve hevesât içinde evhâm ve hayâlât mücâdelesi ile bozulmuş olan birkaç alık ve abus materyalistte kalır. Âyet-i kerîmede buyurulur:
“…Kâfirler istemese de Allâh nûrunu tamamlayacaktır.” (et-Tevbe,32)