Evlâdın Anne-Babada Olan Hakkı Nedir?

sEvlâdın anne-babada olan hakkı nedir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi cevaplıyor.

Evlâdın anne-babada olan hakkı şu şekildedir:

  1. Güzel isim.
  2. Biyolojik kimlik-sünnet.
  3. Rûhânî kimlik-terbiye.

EVLİLİĞİN MEYVESİ: EVLÂTLAR

Cenâb-ı Hak, âile yuvasına bereket olarak evlâtlar ihsân eder. Anne-baba da bu evlâtları Allâh’ın emâneti bilerek, onları kendisine sadaka-i câriye olacak vasıfta yetiştirmekle mükelleftir.

Günümüz şartlarına bakarsak, bir nevî modern bir câhiliye dönemini yaşıyoruz. Âhiret unutuldu. Evlâtlar, anne-babalarının taht-ı terbiyesinde yetişmiyor. Onları internet ve televizyon yetiştiriyor. Nasıl yetiştirdiklerini de yaşları büyüdükçe daha iyi anlaşılıyor. Ama iş işten geçmiş oluyor.

 Evlâtlar, anne-babaya verilmiş büyük bir emanettir. Onlara dînî hassâsiyet kazandırmak çok mühim. Zira âyet-i kerîmede, kıyâmet gününden bir manzara bizlere şöyle naklediliyor:

Cennet’e gidecek kimselere şöyle buyrulacak;

“Onlara merhametli Rabb’in söylediği selâm vardır.” (Yâsîn, 58)

Bununla beraber hayatını istikâmet üzere yaşamayanlar için de şöyle buyrulacaktır:

“Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkârlar!” (Yâsîn, 59)

En hazin ayrılış, bu ayrılış olacaktır.

Nitekim Cenâb-ı Hak Nuh -aleyhisselâm-’ın dördüncü oğlu için şöyle buyurmuştur:

“…Ey Nûh! O asla senin âilenden değildir. Onun ameli, gayr-i sâlih bir ameldir…” (Hûd, 46)

Bu sebeple, bizlere ilâhî bir emanet olan yavrularımızın dînî tahsil almasına çok ehemmiyet göstermek mecbûriyetindeyiz ki, -Allah korusun- kıyamet günü hazin bir ayrılışa dûçâr olmayalım. 

Mesela Hazret-i Enes’in annesi, daha 10 yaşında iken oğlunu Efendimiz’in hizmetine vermişti. 53 yaşındaki bir peygambere 10 yaşındaki bir çocuk nasıl hizmet eder?

Fakat Efendimiz onu kabul etti. Devamlı takibini yaptı. Ve en mühimi, muhabbetle yetiştirdi.

Enes, on yıl Efendimiz’e hizmet etti.

Hazret-i Enes, Efendimiz’in kendisinde bıraktığı tesiri şöyle anlatıyor:

 “–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in kokusundan daha güzel ne bir amber, ne bir misk ne de herhangi bir hoş koku kokladım. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübarek teninden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokundum.”

Kendisini dinleyen talebesi Sâbit -rahmetullâhi aleyh- soruyor:

“–Ey üstadım, sen sanki her dâim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bakıyormuş ve mübarek nağmesini işitiyormuş gibi yaşıyorsun değil mi?”

Enes -radıyallâhu anh- şu cevâbı veriyor:

“–Evet, vallâhi kıyâmet günü O’na kavuşmayı umuyorum. Yanına varınca;

«–Yâ Rasûlâllah! Küçük hizmetçin geldi!» diyeceğim.

Efendimiz’e Medine’de on sene hizmet ettim. Ben o zamanlar küçük bir çocuktum. Her yaptığım iş Efendim’in arzu buyurduğu gibi değildi. Buna rağmen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bana; yaptığım hiçbir iş için «üf» demedi, «Bunu niçin yaptın, şunu niçin yapmadın?!.» demedi.” (Ahmed, III, 222)

Yine Hazret-i Enes:

“Efendimiz’in vefâtından sonra içinde O’nu görmediğim hiçbir rüyam olmadı…” diyor. (İbn-i Sa’d, VII, 20)

Burada Efendimiz bize bir terbiye metodu öğretiyor. Bu sebeple anne-baba, evlâdına muhabbetle yaklaşacak. Muhabbetle yetiştirecek.

Muhabbet neticesinde o yavru, anne-babanın âdâbıyla edeplenecek.

İslam ve İhsan

İSLAM’DA ANNE-BABA HAKKI

İslam’da Anne-Baba Hakkı

ANNE BABA HAKKI

Anne Baba Hakkı

DİNİMİZİN ANNE BABA HAKKINA VERDİĞİ ÖNEM NEDİR?

Dinimizin Anne Baba Hakkına Verdiği Önem Nedir?

SAĞLIKLI ANNE BABA İLETİŞİMİNİN TEMEL ÖĞELERİ

Sağlıklı Anne Baba İletişiminin Temel Öğeleri

ANNE BABA ÇOCUĞUNDAN EŞİNİ BOŞAMASINI İSTEYEBİLİR Mİ?

Anne Baba Çocuğundan Eşini Boşamasını İsteyebilir mi?

ANNE BABA ÇAĞIRDIĞINDA NAMAZ BOZULUR MU?

Anne Baba Çağırdığında Namaz Bozulur mu?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.