Evlâdın Anne-Babada Olan Hakkı Nedir?
sEvlâdın anne-babada olan hakkı nedir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi cevaplıyor.
Evlâdın anne-babada olan hakkı şu şekildedir:
- Güzel isim.
- Biyolojik kimlik-sünnet.
- Rûhânî kimlik-terbiye.
EVLİLİĞİN MEYVESİ: EVLÂTLAR
Cenâb-ı Hak, âile yuvasına bereket olarak evlâtlar ihsân eder. Anne-baba da bu evlâtları Allâh’ın emâneti bilerek, onları kendisine sadaka-i câriye olacak vasıfta yetiştirmekle mükelleftir.
Günümüz şartlarına bakarsak, bir nevî modern bir câhiliye dönemini yaşıyoruz. Âhiret unutuldu. Evlâtlar, anne-babalarının taht-ı terbiyesinde yetişmiyor. Onları internet ve televizyon yetiştiriyor. Nasıl yetiştirdiklerini de yaşları büyüdükçe daha iyi anlaşılıyor. Ama iş işten geçmiş oluyor.
Evlâtlar, anne-babaya verilmiş büyük bir emanettir. Onlara dînî hassâsiyet kazandırmak çok mühim. Zira âyet-i kerîmede, kıyâmet gününden bir manzara bizlere şöyle naklediliyor:
Cennet’e gidecek kimselere şöyle buyrulacak;
“Onlara merhametli Rabb’in söylediği selâm vardır.” (Yâsîn, 58)
Bununla beraber hayatını istikâmet üzere yaşamayanlar için de şöyle buyrulacaktır:
“Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkârlar!” (Yâsîn, 59)
En hazin ayrılış, bu ayrılış olacaktır.
Nitekim Cenâb-ı Hak Nuh -aleyhisselâm-’ın dördüncü oğlu için şöyle buyurmuştur:
“…Ey Nûh! O asla senin âilenden değildir. Onun ameli, gayr-i sâlih bir ameldir…” (Hûd, 46)
Bu sebeple, bizlere ilâhî bir emanet olan yavrularımızın dînî tahsil almasına çok ehemmiyet göstermek mecbûriyetindeyiz ki, -Allah korusun- kıyamet günü hazin bir ayrılışa dûçâr olmayalım.
Mesela Hazret-i Enes’in annesi, daha 10 yaşında iken oğlunu Efendimiz’in hizmetine vermişti. 53 yaşındaki bir peygambere 10 yaşındaki bir çocuk nasıl hizmet eder?
Fakat Efendimiz onu kabul etti. Devamlı takibini yaptı. Ve en mühimi, muhabbetle yetiştirdi.
Enes, on yıl Efendimiz’e hizmet etti.
Hazret-i Enes, Efendimiz’in kendisinde bıraktığı tesiri şöyle anlatıyor:
“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in kokusundan daha güzel ne bir amber, ne bir misk ne de herhangi bir hoş koku kokladım. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübarek teninden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokundum.”
Kendisini dinleyen talebesi Sâbit -rahmetullâhi aleyh- soruyor:
“–Ey üstadım, sen sanki her dâim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bakıyormuş ve mübarek nağmesini işitiyormuş gibi yaşıyorsun değil mi?”
Enes -radıyallâhu anh- şu cevâbı veriyor:
“–Evet, vallâhi kıyâmet günü O’na kavuşmayı umuyorum. Yanına varınca;
«–Yâ Rasûlâllah! Küçük hizmetçin geldi!» diyeceğim.
Efendimiz’e Medine’de on sene hizmet ettim. Ben o zamanlar küçük bir çocuktum. Her yaptığım iş Efendim’in arzu buyurduğu gibi değildi. Buna rağmen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bana; yaptığım hiçbir iş için «üf» demedi, «Bunu niçin yaptın, şunu niçin yapmadın?!.» demedi.” (Ahmed, III, 222)
Yine Hazret-i Enes:
“Efendimiz’in vefâtından sonra içinde O’nu görmediğim hiçbir rüyam olmadı…” diyor. (İbn-i Sa’d, VII, 20)
Burada Efendimiz bize bir terbiye metodu öğretiyor. Bu sebeple anne-baba, evlâdına muhabbetle yaklaşacak. Muhabbetle yetiştirecek.
Muhabbet neticesinde o yavru, anne-babanın âdâbıyla edeplenecek.