Evliliği Bitiren En Önemli Sebep

Türkiye'de boşanmaların en büyük nedeninin, ''sorumsuzluk ve ilgisiz davranma'' olduğu belirlendi. 2000'li yıllarda boşanma nedeni olarak ilk sırada yer alan ''aldatma'' ise, 2011 yılında daha gerilerde kaldı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2006 ve 2011 yıllarındaki araştırmalardan yola çıkarak beş yıllık sürede gerçekleşen boşanma oranlarının değişimini inceledi. Buna göre, boşanmalarda en büyük nedenlerden biri "sorumsuz davranma ve ilgisizlik". Çocuk sayılarındaki oranın da evliliğin uzun sürmesinde etkili olduğu belirtiliyor. Araştırmaya göre, çocuk sayısı arttıkça evliliğin ömrü de uzuyor...

Buna göre 2006 yılında yüzde 1,5 olan 18 yaş üstü kişilerde boşanma oranı, 2011 yılında yüzde 2,2'ye yükseldi. Ayrıca 2011 yılı verilerine göre, 18 yaş üstü nüfusun binde 6'sının ayrı yaşadığı ortaya çıktı.

2011'de kişilerin yüzde 4,4'ü en az bir kez boşanmış iken, ilk evliliklerde boşanmaya daha az rastlandı. İkinci ve daha sonraki evliliklerde ise boşanma daha yaygın. İlk evliliklerin yüzde 5'i boşanmayla sonuçlanırken, ikinci evliliklerin yüzde 12'si, üçüncü ve sonraki evliliklerin ise yüzde 29'u boşanmayla sonuçlanıyor.

En az bir kez boşanmış kişilerin evlilik sayıları da dikkat çekiyor. İkinci evlilikler tüm nüfus içerisinde yüzde 4'ün altında seyrederken, en az bir kez boşanmış kişilerin yarıdan fazlası birden fazla kez evlendi. Bu da evlilik normunun boşanmış kişiler arasında güçlü olduğunu gösteriyor.

BOŞANMALAR EVLİLİĞİN İLK YILLARINDA DAHA YÜKSEK

Veriler evlilik süresi ile boşanma arasında ters orantı olduğunu ortaya koyuyor. 2011 araştırması sonuçlarına göre, medeni durumu boşanmış olan her beş kişiden birinin evliliğinin 2 yıl ya da daha kısa sürdüğü, her beş kişiden ikisinin evliliğinin 5 yıl ya da daha az sürdüğü görüldü. Boşanmış kişilerin yüzde 50'sinin evliliğinin 8 yıl ya da daha az sürdüğü belirlendi.

Çocuk sahibi olmanın evlilik süresini artırdığı da görüldü. 2011 yılı verilerine göre evli kişilerin yüzde 8'inin, boşanmış kişilerin ise yüzde 22'sinin çocuğunun olmadığı ortaya çıktı. Bu da boşanma kararının çocuksuz ya da az çocuklu bireyler ve çiftler tarafından daha sık alınması şeklinde yorumlandı.

EN ÇOK İZMİR, ANKARA VE İSTANBUL

Araştırmada boşanmayla sonuçlanan evliliklerin nasıl yapıldığı da incelendi. Sadece resmi nikahla kurulan evliliklerin yüzde 13'ü, sadece dini nikahla kurulan evliliklerin yüzde 15'i, her iki nikahın da bulunduğu evliliklerin ise yüzde 4,7'si boşanmayla sonuçlandı.

Evliliklerine kendi karar verip, ailesinin de rızasını alan kişilerin yüzde 5'i boşanırken, görücü usulü ve kendi kararıyla evlenenlerde bu oran yüzde 12,2'ye çıktı. Görücü usulüyle ve kendi kararı dışında evlenenlerde ise bu oran yüzde 4 olarak belirlendi.

Boşanmanın en yaygın olduğu iller sırasıyla İzmir, Ankara ve İstanbul olarak tespit edildi. Buna karşın boşanmış bireylere en az rastlanan bölgelerin başında Doğu Karadeniz, Güneydoğu Anadolu bölgeleri geldi. Araştırma ayrıca özellikle öğrenim düzeyi artan kadınların boşanma oranının da arttığını ortaya koydu.

KADIN İÇKİ VE KUMAR YÜZÜNDEN BOŞANIYOR

Boşanmaların en büyün nedeninin ''sorumsuzluk ve ilgisiz davranma'' olduğu belirlendi. Kadınlar ve erkeklere göre boşanma nedenleri değişim gösterebiliyor. Kadınlar ''içki ve kumar, dayak ve kötü muamele'' nedeniyle evliliklerini sonlandırırken, erkekler ise ''terk etme ve terk edilme'', ''aldatma'' nedeniyle boşanıyor. ''Aileye karşı saygısız davranma'' ise erkekler arasında daha yaygın bir boşanma nedeni olarak ortaya çıkıyor. Kişilerin ''tek başına boşanma sebebidir'' dediği durumların başında ise ''aldatma'' geldi.

Boşanma nedenlerinden biri olarak belirtilen ''aldatma'', 2006 yılında boşanmalarda ikinci en çok görülen sebep iken, 2011 yılında gerilerde kaldı.

ÇOCUK SAYISI ARTTIKÇA, BOŞANMA ORANI AZALIYOR

Türkiye'deki boşanma seyriyle ilgili hazırlanan raporun sonucunda boşanmaların, evliliklerin ilk yıllarında yoğunlaştığı, evlilik süresinin uzunluğu gibi çocuk sayısının artışının da boşanma oranını azalttığı belirtildi.

Türkiye'de boşanma oranlarının düşük olduğu, ancak son yıllarda yaşanan artışın devam etmesinin beklendiği ifade edildi. Raporda, ''Günümüzde Türkiye'de boşanmış ve yalnız yaşayan bireylerin, boşanmış ve çocukları ile tek ebeveynli olarak yaşayan bireylerin yer aldığı aile yapıları vardır ve bu ailelerin oranı önümüzdeki yıllarda artacaktır'' değerlendirmesinde bulunuldu.

Öte yandan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ''Boşanma Nedenleri Araştırması ve İleri İstatistik Analizi Araştırması'' da başlattı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.